İHRACATI geliştirmek için kur politikasıyla uğraşıyoruz. İthalatın çok arttığından şikáyet ediyoruz. Bu arada dış ticaretin yapısı gözümüzden kaçıyor.
Türkiye'de ihracat da, ithalat da iç talepten en fazla etkilenen değişkenlerdir. İç talep artış eğilimine girdiğinde, birçok üretici mallarını dışarıya satacaklarına içeride satmayı tercih ederler. Çünkü, içerde kár marjları daha büyüktür. Dolayısıyla, iç talebin arttığı dönemlerde ihracat azalmasa da, artışı yavaşlar.
İthalat da iç talepten etkilenir. İç talep arttığında, ithalat da artar. Bu dönemlerin Türk Lirası'nın reel olarak değer kazandığı dönemler olması tesadüf değildir. İthalatın ucuzlaması ve artması, üretim maliyetlerini düşürdüğü gibi, enflasyonun kontrol altına alınmasına da yardım eder. İç talep artışının fiyatlar üzerine getirdiği baskıyı bir ölçüde hafifletir.
İTHALAT
Genel kanının aksine, Türkiye şikáyet edilecek boyutta tüketim malı ithal eden bir ülke değildir. Genelde, tüketim malı ithalatı toplam ithalat içinde yüzde 9-10 paya sahiptir. Tüketimin patladığı 2000 yılında dahi toplam ithalat içinde tüketim malı ithalatının payı yüzde 13.3 olmuştur.
‘‘Türkiye tarım ürünleri ithal eden bir ülke haline gelmiştir’’ savı da geçerli değildir. Aslında, tarım kesimine destekleme çerçevesinde iç piyasada oluşturulan fiyatlarla Türkiye gerçekten tarım ürünleri ithal eden bir ülke olmalıydı. Ama, tarım ürünleri ithalatının çeşitli yollarla kısıtlanması nedeniyle tarımda iç fiyatların dünya fiyatları düzeyine inmesi engellenmektedir.
Tarım ürünleri ithalatının toplam ithalat içindeki payı 1996 yılında yüzde 5 iken 2002 yılında yüzde 3.3'e düşmüştür. Bu yılın ilk üç ayı itibariyle bu oran yüzde 3'tür.
Türkiye'nin ithalatının yüzde 80'inden fazlası imalat sanayi mallarıdır. Son yıllarda madencilik ithalatı bir artış eğilimine girmiştir. Geçmişte madencilik ürünleri ithalatının toplam içindeki payı yüzde 10 civarındayken, 2002 yılında bu oran yüzde 14'e, bu yılın ilk üç ayında yüzde 20'ye sıçramıştır.
İHRACAT
Türkiye giderek sanayi malları ihraç eden bir ülke konumuna gelmiştir. Yirmi yıl evvel neredeyse tüm ihracatı tarım ürünleri olan Türkiye, ihracatının yüzde 90'ından fazlasını imalat sanayi mallarına kaydırabilmiştir. Tarım ürünleri ihracatı, toplamın ancak yüzde 5-6'sı civarındadır.
İhracattaki bir başka önemli gelişme ise tüketim malları ihracatından sermaye malları ihracatına küçük de olsa bir kayış olmasıdır. Sermaye malları ihracatı 1996 yılında toplamın yüzde 4.7'si iken, bu oran 2002 yılında yüzde 7.6, bu yılın ilk üç ayında yüzde 9.2 olarak gerçekleşmiştir.
Üretimin temel amacı tüketimdir. Ekonomik refah tüketim yoluyla sağlanır. Tüketimin patladığı 2000 yılı hariç, Türkiye net bazda tarım ürünleri ihracatçısıdır. Tarım ürünleri ihracatı, ithalatın ortalama yüzde 25 üzerindedir. Aynı şekilde, Türkiye net bazda tüketim malı ihracatçısıdır. Tüketim malı ihracatı, ithalatın ortalama 3 katıdır.
Ekonomimiz büyüyüp geliştikçe ihracatımızdaki tüketim mallarının payı azalacak, ithalatımızdaki tüketim mallarının payı artacaktır. Bu doğal gelişmeye hazır olmalıyız.