Çin ile rekabet ücretlerden başlıyor

SON yıllarda herkes Çin ekonomisinden konuşuyor. Özellikle Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne girmesiyle Çin’de üretilen malların dünyada daha serbestçe dolaşması herkesi tedirgin ediyor.

Düne kadar Türk müteşebbisleri Amerika başta olmak üzere kotaların kalkmasını savunurlardı. Şimdi, kotaların kalkmaması için lobi yamak durumunda kalıyoruz. Çünkü, kotalar kalktığında, en fazla Çin malları serbest ticaretten yararlanacak.

Çin ekonomisinin ihracatı 1980 yılından bu yana endeks bazında 100’den 2500’e geldi. İthalatı da aynı paralelde artarak 100’den 2000’e geldi. İthalat ve ihracattaki artış son on yıldır artarak devam ediyor.

KÜÇÜK SORUNLAR

Çin ekonomisinin de sorunları var. Yüksek ekonomik büyümeye rağmen, 1990’ların başında neredeyse dengede olan bütçeleri milli gelirlerinin yüzde 4’üne varan açıklar vermeye başladı
. İstikrar önlemleriyle, bütçe açıklarını milli gelirlerinin yüzde 2.5’ine indirmeyi başardılar.

Çin’in kamu borçları 1990’ların ilk yarısında milli gelirlerinin yüzde 7’si düzeyinde istikrarlı bir seyir izliyordu. 1995 yılında 1998 yılına kadar üç yıllık kısa bir sürede kamu borçları milli gelirlerinin yüzde 30’una geldi. Kamu borçlarını bu düzeylerde istikrara kavuşturmaya çalışıyorlar.

Çin’de enflasyon yok denebilir. Geçen yıl, petrol ve hammadde fiyatlarındaki artışa para arzındaki ortalamanın üzerindeki artış da eklenince enflasyon artış eğilimine girdi. Sonuçta, Çin Merkez Bankası faizleri artırma ihtiyacını duydu.

Çin, kelimenin tek anlamıyla ihracat ile büyüyen bir ekonomidir. Toplam milli gelir büyümesinin büyük bir bölümü ihracattan gelirken, yatırım ve tüketimden gelen milli gelir büyümesi ihracattan gelen katkının yarısı kadardır.

Çin ekonomisinin üretimdeki göreli avantajı ile nasıl mücadele edilebileceği henüz çok konuşulmuyor. Çünkü, mücadelenin en can alıcı noktası ücretlerin göreli düzeyidir.

ÜRETİM MALİYETİ

ABN-AMRO Bankası’nın bu yılın başında Çin ekonomisine ilişkin yayınladığı rapora göre, Dünya Bankası rakamlarıyla, imalat sanayinde bir çalışanın 1995-1999 yılları arasında ortalama toplam yıllık maliyeti Çin’de 600 dolar civarında
. Aynı bazda, bir çalışanın yıllık maliyeti Türkiye’de 7,500 doların üzerinde. Ücretler üzerindeki vergi ve benzeri yükleri artırmak bu çeşit olumsuzlukları daha da artırıyor.

Endonezya, Hindistan, Rusya, Polonya, Mısır, Tayland ve Macaristan gibi ülkelerde bir çalışanın yıllık maliyeti 3,000 doların altında. Aynı dönemde, Brezilya, Kore ve Güney Afrika’da bir çalışanın yıllık maliyeti bizden daha yüksek.

Çin’deki ortalama çalışan maliyeti ile hiçbir ülkenin kolaylıkla rekabetçi olabilmesi mümkün değildir. Sonuçta da, Çin dünyanın üretim merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Japonya, Avrupa ve Amerika’dan üretim teknolojisi ve makineler alıp dünyanın diğer köşelerinden aldığı hammaddeleri ucuz işçiliği ile birleştirip üretimini dünyanın her köşesine satıyor.

Kısa dönemde, Çin ekonomisiyle mücadele edebilmenin tek yolu Çin’de üretim yapmaktır. Orta ve uzun dönemde ise, Çin’deki çalışan maliyetinin düşüklüğü diğer ülkelerdeki çalışan maliyetlerinin düşmesine neden olabilecektir.
Yazarın Tüm Yazıları