GELİŞMİŞ ülkelerde yaşanan kriz birinci yılını doldurdu. Krizin bizim gibi ülkelere yansıması şimdilik cari işlemler dengesi yoluyla değil, daha çok dengenin finansmanı (sermaye dengesi) yoluyla oldu.
Gelişmiş ülkelerde ekonomik büyüme yavaşladı, hatta bazılarında durdu. Ama, bu yılın temmuz ayı itibariyle son bir yılda ihracatımız (fob) yüzde 34, son yedi ayda ise yüzde 39 arttı. Dolayısıyla, gelişmiş ülkelerdeki durgunluğun ihracatımızı olumsuz etkilediği şimdilik söylenemez.
Cari işlemler dengesindeki gelişmeler çoğunlukla iç dinamiklerin bir sonucu. İhracatın yanında ithalat da hızla artıyor. Temmuz ayı itibariyle son bir yılda ithalatımız (cif) yüzde 32.3, son yedi ayda ise yüzde 36.6 arttı.
SERMAYE AKIMI
Tablodan da görüldüğü gibi, temmuz ayı itibariyle son bir yılda cari işlemler açığımız bir önceki bir yıla göre 33 milyar dolardan 47.1 milyar dolara geldi. Son yedi ayda ise, geçen yılın aynı dönemine göre, 22.1 milyar dolardan 31.6 milyar dolara ulaştı. Cari işlemler açığının artış hızının yüzde 42-43 düzeylerinde belli bir istikrara(!) geldiği söylenebilir.
Mal ticaretindeki açık son bir yılda 41.5 milyar dolardan 56.7 milyar dolara gelirken, yedi aylık açık 25.3 milyar dolardan 35.2 milyar dolara geldi. Mal ticaretindeki açık son bir yılda yüzde 36.6 artarken, son yedi ayda yüzde 39.6 arttı. İthalatta hafif bir hızlanma söz konusu.
Gelişmiş ülkelerde mali kriz derinleşerek devam ettiği halde, Türkiye ekonomisine akan yabancı mali kaynaklar arttı. Son bir yılda bir önceki bir yıla göre Türkiye ekonomisine giren net yabancı kaynaklar 48.1 milyar dolardan 52 milyar dolara çıktı. Son yedi ayda ise, Türkiye ekonomisine 33.9 milyar dolar yabancı mali kaynak girdi. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 30.5 milyar dolardı.
Gelişmiş ülkelerdeki kriz ülkeye giren yabancı kaynakların geliş biçimini radikal bir biçimde değiştirdi. Doğrudan yabancı sermaye girişi yavaşladı. Portföy yatırımları yoluyla giren yabancı kaynaklar azaldı. Hatta, son bir yılda bu kanaldan 5.3 milyar dolar çıktı. Ama, yılın ilk yedi ayında az da olsa bir toparlanma görüldü.
ÜLKE RİSKİ
Doğrudan yabancı sermaye ve portföy girişlerindeki yavaşlama doğrudan borçlanmanın artmasıyla fazlasıyla telafi edildi. Son bir yılda doğrudan net borçlanma 42.3 milyar dolara geldi. Halbuki, bir önceki bir yılda net dış borçlanma 10.4 milyar dolardı. Doğrudan net borçlanma 2007 yılının ilk yedi ayında (gelişmiş ülkelerdeki krizden hemen önce) hızlanmaya başlamıştı. O dönemde alınan net dış borç 9.2 milyar dolar olmuştu. Bu yılın ilk yedi ayında ise net dış borçlanma 23.9 milyar dolara yaklaştı. Devlet ve bankaların dışındaki (özel sektör) net borçlanma bu dönemde 9.2 milyar dolardan 23.9 milyar dolara fırladı.
Gelişmiş ülkelerdeki kriz, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde yabancı yatırımcıların piyasa riski almalarını sınırlarken, kredi ve ülke riski almalarını engellememiş görünüyor. Bu açıdan bakıldığında, ülke riskini yönetmenin önemi cari işlemler dengesindeki eğilimleri değiştiremediğimiz bir dönemde daha da önem kazanıyor.