ÜRETİM ve istihdam birbirlerini tamamlayan olgulardır. Üretim olmadan istihdam olmaz. Tersi de doğrudur.
Ama, üretimin artması her zaman istihdamın da artması anlamına gelmez. Dolayısıyla, istihdam sorununu kısa dönemde ekonomik büyümeyi artırmakla çözmeye çalışmak kaş yaparken gözün çıkarılmasına neden olabilir.
Türkiye ekonomisi 2001 krizinden sonra ilginç bir yapıya kavuştu. Yeni yapıda ek üretim ek istihdam yaratılmadan gerçekleştirilmeye çalışılıyor. İstihdamdan tasarruf üretim planlamasının önemli bir parametresi haline geldi. Giderek artan ücret dışı maliyetler bu gelişmeye katkı yaptı. İstihdamda kayıt dışılık arttı.
ÇALIŞMAYAN ARTIYOR
İktisadi açıdan üretimde verimliliğin artması çok yararlıdır. Ama, istihdamı göz ardı eden ekonomi politikaları önemli bir hedefi ihmal ediyor demektir. O halde, ekonomi politikaları üretimde verimlilik artışı yanında istihdam artışını sağlayabilme yönünde şekillendirilmelidir. Bu hedefe giden tek yol kısa dönemde ekonomik büyümeyi azamiye çıkarmak değildir.
2001 yılından bu yana ekonomi reel anlamda yüzde 25’e yakın büyümüştür. Ama, istihdam edilenlerin sayısı düşmüştür. Aynı dönemde 15 ve yukarı yaştaki nüfus yaklaşık 2.3 milyon artmıştır. İşsizlik oranının daha çok artmamış olmaması, istatistiklerde çalışabilir nüfusun önemli bir bölümünün kendini emek piyasasından çekmiş gibi görünmesindendir.
Tablodan göründüğü gibi, 15 ve yukarı yaştaki nüfus arttığı halde ‘işgücü durumu’ başlığı altında toplanan çalışan ve iş arayan kesimin boyutu neredeyse aynı kalmıştır. Halbuki, tabloda ‘çalışmayanlar’ diye sınıflandırılan 15 ve yukarı yaş grubu nüfus ile çalışan sayısı arasındaki fark 2001 yılında 25.7 milyon kişiyken 2003 yılında 27.8 ve bu yılın ilk çeyreğinde 29.6 milyon kişi olmuştur.
Çalışmayan diye nitelenen gruptaki neredeyse 4 milyon kişilik artışın tümünü emeklilik ve okullaşma ile açıklamak mümkün değildir. Türkiye ekonomisi son üç yıldır işsiz ve iş aramaktan bıkmış insanlar yaratmaktadır.
ÇÖZÜM ARAYIŞI
Bunca ekonomik büyümeye rağmen bu resimle karşı karşıyaysak, çözümü başka yerlerde aramak durumundayız. Çözüm, kısa dönemde, işçi maliyetlerini ücret dışı alanlarda azaltmaktan geçmektedir. Konunun bu yanı ihmal edildiğinde, ücretlerin nominal olarak düşmesi dahi gündeme gelebilecektir. Orta dönemde ise, eğitim sistemimizin okullu işsiz yaratma işlevini azaltmamız gerekmektedir.
Konunun sosyal barış boyutu ihmal edilebilecek ölçüleri aşmaktadır.