SİYASETÇİLER hep bürokrasiden yakınırlar. İşleri yavaşlatan bürokrasidir. Engel çıkaranlar yine bürokrasidir. Bürokrasi olmasa, siyasiler işleri tıkır-tıkır götüreceklerdir!
İşler iyi gittiğinde, başarılı olanlar siyasetçilerdir. İşler kötü gittiğinde, sorumlu bürokrasidir. İktidardakiler için en etkin muhalefetin bürokrasiden geldiği düşünülür. Sanki, bürokrasi adı konmamış muhalefetteki bir siyasi parti gibidir.
BUGÜN BANA YARIN SANA
Bürokrasi neden siyasetçilerin işine engel olurlar?
İktidardakileri sevmedikleri için bürokrasidekiler engel çıkarmazlar. Aksine, zaten iktidardakileri sevmeyen üst düzey bürokratlar ya kendileri ayrılırlar ya da işlerine son verilir. Genelde, iktidar yandaşları üst düzey bürokratik kadroları doldurur. Bu konuda şaşılacak bir şey yoktur. O halde, sorun iktidarı sevip sevmemek değildir.
Sorun, iktidarın ne yapmak istediği ve yaptıktan sonra bürokrasiye sahip çıkıp çıkmayacağıdır. Bu konuda Türkiye’nin karnesinin çok iyi olduğu söylenemez.
İktidara yeni gelenler eski iktidardakiler döneminin bürokratlarını mahkemeye verirler. Sanki, kararları kendi kendilerine almış gibi, bir önceki dönemin bürokratları mahkemede sürünürler. Yeni genel müdür iktidarın baskısıyla eskisi hakkında soruşturma başlatır. Mahkemeye verir.
Kamu idaresinde ‘biz mahkemeye verelim, kendini aklasın’ ilkesi yerleşmiştir. O arada, mahkemelere düşenin itibarı hiç düşünülmez. Mahkemeye verenler de zaten bir şey çıkmayacağını bilirler. Önemli olan, iktidardakilerin arzularını yerine getirmektir.
İşler ‘bugün bana, yarın sana’ ilkesiyle yürür. Bugün eski idarecilerini mahkemeye veren yeni idareciler aynı makamlara yarın gelecek idarecilerce mahkemeye verileceklerini çok iyi tahmin edebilirler. Dolayısıyla, açık vermemeye çalışırlar. İmzaladıkları her dokümanın bir kopyasını da kendi özel dosyalarında saklama ihtiyacı duyarlar. Oluşturdukları dosyanın fazla kalın olmaması için de attıkları imzaları asgaride tutmaya özen gösterirler. Giderek, imzalar Bakan’a kadar gider.
FIRSAT KAÇTI
Bürokraside ‘akıllı memur amirini çalıştırır’ lafı boşuna icat edilmemiştir. Akıllı memur sorumluluk almayan, alması gereken sorumluluğu yukarı gönderen memurdur. Onlarca yıldır bu iş böyle gelmiştir. Böyle de gidecektir. Çünkü, iktidardakiler, eski iktidarları karalamak için bürokrasiyi karalamak gibi bir temel içgüdülerine hakim olamamaktadırlar. Bürokrasi üzerinden siyaset yapmak herkesin kolayına gelmektedir.
Bürokrasi iktidardaki siyasetçilere güvenmek ister. Aradıkları güveni her zaman bulamaz. ‘Astığı astık, kestiği kestik’ siyasetçiler tarafından korunmak ister. Arzuladıkları desteği ve korumayı çoğu zaman bulamaz. Yapılacak yeni uygulamalarda ikna edilmeyi arzu eder. Siyasetçi bürokrasiyi ikna etmeye çalışmayı zaman kaybı olarak görür. İkna etmek yerine talimat vermek her zaman herkesin kolayına gelir.
Bu çelişkiler, ister iktidarların yandaşı olsun, ister olmasın, bürokrasi ile siyasetçiyi karşı karşıya getirir. İşler yavaşlar. Hatta, işler engellenmeye başlanır. Bir süre sonra da, siyasetçiler bürokrasinin oyuncağı olma riski ile karşı karşıya kalırlar. Ama, sorunlarını çözemezler. Yıpranmaları hızlanır.
Tarih böyle diyor. Tarihi değiştirmek elbette bizlerin elinde. Ama, galiba tarihi değiştirebilme fırsatını yine kaçırdık.