Paylaş
YENİ bir söylev bulduk. Herkes aynı şeyi söylüyor: ‘‘Ekonomik sorunlarımıza bu siyasi kadrolarla, bu siyasi yapılaşma ile çözüm bulmamız olanaksız.’’
Düz mantıkla bu düşünceyi ileriye götürürsek, önce siyasi kadroyu değiştireceğiz. Daha sonra siyasi yapıyı yeniden oluşturacağız. En sonunda da, ekonomik sorunlarımıza kalıcı çözümler bulup uygulayacağız.
Siyasi kadroyu değiştirirken ve siyaseti yeniden yapılandırırken ekonomik sorunlarımızı ne yapacağız? Görünen o ki, çözümleri bekleyeceğiz.
TALEPLERİMİZ
Bir de işe tersinden bakmakta yarar var.
Kamu bankalarında görev zararlarını biriktiren siyasetçilerden kimler ne taleplerde bulundu ki, kamu bankaları piyasa dışı işlemler yaparak zarar ettiler? Cevap: Hepimiz siyasetçilerimizden bir ayrıcalık istiyoruz.
Tarımda çalışanlarımız ucuz kredi, ucuz gübre istedi. Ürünün bol olmadığı dönemlerde, çiftçi faiz borcunun ertelenmesini ya da affını talep etti.
Esnaf ve küçük sanayiciler, devletten ucuz krediler istediler. Yatırım indirimi talep ettiler. Büyük sanayiciler gibi onlar da yaptıkları yatırımlara teşvikler istediler.
İşçiler emeklilik yaşının yükseltilmesine tepki gösteriyor. Primler ceplerinden çıktığından, işverenler de SSK primlerinin artmasına itiraz ediyorlar.
Çalıştığı işkoluna göre kısa sürede yıpranan çalışanlar, genç yaşta emekli olmak istediler. Çalıştıklarında emeklilikleri için ödedikleri primleri düşük tutmak istediler. Daha sonra da, genç yaşta emekli olup insanca yaşayacak bir emekli maaşı talep ettiler.
Hepimiz insanca yaşamak istiyoruz. Hepimiz vergiden kaçıyoruz. Hepimiz vergi affı istiyoruz. Hepimiz hakkımızın yendiğini düşünüyoruz.
Oturduğumuz yörelerde otoyollar, köprüler, alt-üstgeçitler istiyoruz. Suyumuzun akmasını, kanalizasyonun tıkanmamasını, elektriğimizin kesilmemesini ve çöplerimizin zamanında toplanmasını istiyoruz. Ama, emlak vergilerinin artırılmasına, çöp vergisinin getirilmesine ve her türlü maliyetleri paylaşma önerilerine itiraz ediyoruz.
HORTUMLAMA
Bu liste çok uzun. Almak istiyoruz, ama vermeye yanaşmıyoruz. Çünkü, bu şekilde alıştırılmışız. Devletin bizlere bakmaya mecbur olduğunu düşünüyoruz da, devletin bu maliyetleri nasıl karşılayabileceği konusunda fazla kafa yormuyoruz.
Kamuoyuna yansımış polisiye ‘‘hortumlama’’ olaylarına bakarak kızıyoruz. Bütün paraların polisiye hortumlama olaylarına gittiği gerekçesiyle tepki gösteriyoruz. Halbuki, ekonomik olarak, küçük ya da büyük ölçekte hepimiz devleti hortumluyoruz. Yurtdışından para gelecek haberlerine de o nedenle seviniyoruz. Çünkü, gelen paralarla bu hayatımızı bir süre daha devam ettirebileceğimizi düşünüyoruz.
Bu alışkanlıklarla, hangi siyasetçi, hangi siyasi yapılaşma altında gelirse gelsin, sonuç fazla değişmeyecek gibi görünüyor. Siyasetçinin ve siyasi yapının değişmesi için önce toplumun değişmesi gerektiği gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor.
Çekilecek ekonomik acılar, toplumumuzu değiştireceği ölçüde siyasetçileri ve siyasi yapıyı da değiştirecektir.
Paylaş