REFORMLARIN bazen ne anlama geldiği ya da sonuçları çok iyi anlaşılamıyor. Alışılsa dahi, hazmetmesi zor oluyor.
Merkez Bankası’nın 2001 yılında yasasında yapılan bazı değişikliklerle fiyat istikrarına kilitlenmesi ve bağımsızlaştırılması da ne anlama geldiği fazla anlaşılamayan ve hazmetmesi zor bir reformdur.
Merkez Bankası’nın muhatabı değişmiştir ve çok daha belirgin bir hale gelmiştir. Geçmişte, Merkez Bankası’nın en önemli muhatabı hükümetti. Çünkü, en büyük müşterisi devletti. O dönemde, bazen hükümetle beraber bazen de hükümete rağmen finans piyasalarında göreli istikrarın korunmasına çalışılırdı.
Şimdi, Merkez Bankası’nın en önemli muhatabı finans piyasalarıdır ve ekonominin tüm birimleridir. Amaç, fiyat istikrarını tesis etmek ve kollamaktır. Fiyatların oluşma sürecinde ekonomide arz ve talep taraflarında rol alan ekonomik birimlerin fiyat istikrarının korunacağı yönünde ikna edilmesi söz konusudur. Yani, tüm ekonomik birimler artık Merkez Bankası’nın muhatabıdırlar.
GÜVEN ARTIRICI
Merkez Bankası tüm ekonomik birimlerle diyalog içinde olmak zorundadır. Ek olarak, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını koruyabileceği konusunda muktedir olduğu yönünde ekonomik birimlerin gözünde bir itibarı olmalıdır. Yılların oluşturduğu toplumsal alışkanlıklarla bütün bunları yapmak kolay değildir. Merkez Bankası’nın başarısı için para basıp devlete kredi vermeyi durdurmak şarttır, ama hiçbir zaman yeterli değildir.
Fiyat istikrarını korumak ve kollamak konusunda Merkez Bankası ehil olmalıdır, uyanık kalmak zorundadır. Piyasalarla samimi bir diyalog içinde olmalıdır. Çünkü, artık Merkez Bankası’nın en büyük destekçisi üst yönetiminin atadığı siyasi otorite değil, mal, hizmet ve para piyasalarıdır.
Merkez Bankası’nın misyonunu başarıyla yerine getirebilmesi için piyasaların desteğine ihtiyacı vardır. İhtiyacı olduğu desteği kazanabilmek ve koruyabilmek için kaygılarını ve düşüncelerini piyasa ile paylaşmak durumundadır. Aksi taktirde, kapalı kapılar ardında tartışılan kaygıların gerçekleşmesi durumunda Merkez Bankası piyasaları aldatmış olacaktır.
Merkez Bankası Başkanı’nın geçen hafta Financial Times gazetesinde çıkan değerlendirmeleri Merkez Bankası’nın duyması gereken sorumluluğun bir parçasıdır. Zamanlaması da, içeriği de çok yerindedir. Merkez Bankası’nın bu çeşit değerlendirmeleri Türkiye’de istikrarı ön planda tutan bir kurumun işbaşında olduğu izlenimini yaygınlaştıracaktır. Türkiye ekonomisine güveni artıracaktır.
KOLAY OLMAYACAK
Bizler için alışılmamış bir durumdur. Kimileri, bu çeşit çıkışları hükümete muhalefet, kimileri de kasıtlı bir yıpratma planının parçası olarak görebilirler. Hatta, uluslararası ekonomik tedirginliğin olduğu bir ortamda, kimileri Merkez Bankası Başkanı’nın sözlerini vatan hainliğine kadar götürebilirler.
Halbuki, tam aksine, Merkez Bankası’nın konumu, bazı şartların sağlanması durumunda, Türkiye’nin uluslararası ekonomik çalkantılardan en az etkilenebilecek bir hale gelebileceğinin teminatıdır. Yani, hükümetin alkış tutması gereken bir durumdur.
Merkez Bankası ileride de bu çeşit uyarılar yapacaktır. Bazıları çok sert uyarılar da olacaktır. İşinin ve konumunun gereği budur. Kolay olmayacak. Bunlara alışacağız, alışmaya çalışacağız. Fiyat istikrarı bedava gelip kolay korunabilen bir olgu değildir.
Bir seyahatim nedeniyle yazılarıma gelecek pazartesi gününe kadar ara veriyorum.