Paylaş
DÖVİZ dengesinin bozulması karşısında yeni önlemler alınması kaçınılmazdı. Hükümet de bir ay sonra almayı düşündüğü önlemleri davul zurna ile açıkladı.
İthalatın kısıtlanması düşünülüyor. En çok göze batan otomobil ithalatı olduğundan ‘‘ihtisas gümrükleri’’ oluşturularak ithalatçıya zorluk çıkarılacak. Örneğin, otomobillerin gireceği gümrük kapısı İran sınırına konulacak. Avrupa'dan gemi ile gelen otomobiller İran sınırına götürülecek. Sonra bütün ülkeye dağıtılacak. Maliyet artacak. Bizler de ithal otomobil almaktan vazgeçeceğiz!
Hükümet ara ve yatırım malları ithalatındaki artışın devamını istiyor. Çünkü, bu malların ithalatı üretimi destekliyor. Üretim artışında bir düşüş istemiyoruz.
Tüketici kredileri, ekonomideki genel faiz oranlarındaki düşüş paralelinde ucuzladı. Vatandaş ucuz krediler alıp ithal otomobiller alıyor. Tüketici kredileri faizleri üzerinden alınan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kesintileri artırılacak. Tüketici kredileri pahalılaştırılacak.
ESKİ POLİTİKALAR
Bütün bunlar ithalat artışını frenler mi? Tüketim malları ithalatındaki artış frenlenebilir. Fakat, bir işe yaramaz. Yılın ilk beş ayında tüketim malları ithalatı 2.6 milyar dolar olmuş. Cari açık ise aynı dönemde büyük bir olasılıkla 4.5 milyar dolar civarında olacak. Yani, hiç tüketim malı ithal etmeseydik dahi, ocak-mayıs döneminde 2 milyar dolar kadar döviz açığımız olacaktı.
Alınması düşünülen tedbirler, sorunun kökenine inmekten çok uzak. Aksine, bu çeşit önlemler aylar önce açıklandığından, tüketim kararları öne çekilecek ve ithalat talebi daha da artacaktır.
Her şeyden önce, tarafı olduğumuz uluslararası ticaret anlaşmaları çerçevesinde, ticaret yaptığımız ülkeler, alınması düşünülen tedbirlere itiraz edeceklerdir. Bize karşı misilleme yapacaklardır. Aynı şeyleri onlar da yapıyorlar. Yapıyorlar da, yaptıklarını aylar evvel davul zurna ile ilan etmiyorlar.
Ekonomide faizler düşükse, tüm krediler için düşüktür. ‘‘Hazine'nin borçlanma faizi düşük kalsın, ama tüketici kredilerinin maliyeti artsın’’ mantığı ile ekonomi politikaları oluşturmak 1950'lerde kaldı.
Toplamın zaten yüzde 13'ünden düşük olan tüketim malları ithalatını kısıtlayıp geri kalan ithalata seyirci kalmak da 1950 model ekonomi politikalarıdır. Tüketim düşmanlığı da 1950'lerde kalmıştır. Tüketim olmadan üretim olmaz.
ÇÖZÜM BAŞKA
İthalat artışını frenlemenin yolu iç talep büyümesini dizginlemekten geçer. İç talebi dizginlemenin yollarından biri de faizlerin artırılmasıdır. Bunun yanında, yeni vergiler de düşünülmelidir. 2001 yılı bütçesinin hedefler doğrultusunda bağlanabilmesi için yeni gelir kaynaklarının bulunması zaten zorunludur.
Hükümetin bunları yapmaya niyeti yoksa, döviz dengesindeki bozulmayı durdurmak için düşünülen ek tedbirleri almasa da olur!
Paylaş