HUKUKUN üstünlüğü ya da hukuk devleti gibi kavramların sıkça kullanıldığını görürüz. Ama, gerçekten bu kavramların ne olduğunu bildiğimiz tartışmalıdır.
Madem ki, hukukun üstünlüğü vardır, kamunun verdiği kararlar için yargı yolu açık olmalıdır. Buraya kadar güzel. Sonra saçmalamaya başlıyoruz.
Bu kavramları yozlaştırıyoruz. Son örneğini geçenlerde gördük. Birileri çıktı ve dedi ki, Merkez Bankası’nın uyguladığı politikalar da, uygulanan politikaların içerdiği kararlar da yargının denetiminden geçmelidir! Geçenlerde böyle bir komikliğin yaşanacağı yönünde gazetelerde haberler vardı.
Gazetenin ekonomi sayfasında çıkan bir pazar yazısında bundan daha komik bir konu bulunamaz herhalde.
PARA BASMANIN HUKUKU
Habere göre, Merkez Bankası’nın faiz artırımlarına yargı yoluyla itiraz edilecekmiş. Faiz artırım kararlarının yürürlülüğünün durdurulması ve iptali talep edilecekmiş. İtiraza gerekçe olarak Amerikan Merkez Bankası (FED) gösteriliyormuş. FED, enflasyon riskine rağmen faizleri indiriyormuş. Piyasalar rahat etsin diye bolca para basıp piyasaya sürüyormuş. Bizim Merkez Bankası niye FED’in tam tersini yapıyormuş? Aslında, bazı hükümet üyeleri de böyle düşünüyor.
Müthiş bir yaklaşım. Ama, bu kadarla da yetinilmemeli!
Merkez Bankası’nın faiz artırımı ile artan kredi faizleri yüzünden finansman maliyeti artan şirketler de Merkez Bankası’nı mahkemeye vermeli! Tazminat talep etmeli! Bu yolla Merkez Bankası’nın basmamakta dirediği para yargı yoluyla elde edilebilir. Ekonomi rahatlar! Hukukun üstünlüğü tesis edilmiş olur. Bir hukuk devleti olduğumuzu bütün dünyaya göstermiş oluruz!
Bir kamu kurumunun başına buyruk istediği gibi faizlerle oynamasının önüne geçilmeli! Merkez Bankası’nın topluma verdiği zararlar yalnızca faiz kararları ile sınırlı değil. Suni olarak döviz kurları bastırılıyor! Türk parasına değer kazandırılıyor. İhracatçı mağdur ediliyor. Milyarlarca dolar yabancılara gidiyor. İhracatçılarımız da Merkez Bankası’nın bu tavrı karşısında yargıya gitmeli! Tazminat istemeli. Merkez Bankası bu yolla da para basmaya zorlanmalı.
Tüketiciyi koruma dernekleri de devreye girmeli. Belli başlı gelişmekte olan ülkelerde yıllık enflasyon yüzde 4-5 civarındayken, Türkiye’de enflasyonun yüzde 10’un üzerinde olması tüketicileri mağdur ediyor. Madem ki, yasa Merkez Bankası’na fiyat istikrarını sağlama ve kollama görevi vermiştir, Merkez Bankası bu görevini yerine getirmemektedir. O halde, yargı yoluyla tüketiciler de haklarını aramalıdır!
HUKUKU ARKAMIZA ALALIM
Hep beraber Merkez Bankası’nın para basması için bir bahane bulup yargıya gitmeliyiz! Ama, yanlış yapmayalım. Davaları hem ceza, hem asliye hukuk mahkemelerinde, hem de Danıştay’da açalım. Ola ki, birinden biri görevsizlik kararı vermesin. Gereksiz zaman kaybetmeyelim.
Bize de bu yakışır. Hukukun üstünlüğü olan bir ülkede iktisadi geleceğimizi vatandaşların ve iş aleminin ekonomik durumunu bir kamu kurumunun iki dudağı arasından çıkacak kararlara bağlayamayız!
Hukuk gereğini yapmalı. Daha fazla enflasyon için hukuku arkamıza almalıyız! Kazara ekonomik istikrarı yakalarsak, o takdirde de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideriz.