BDDK bağımsızlaşmalıdır

BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) siyasi otoriteden bağımsız olarak bankacılığın denetlenmesinden ve gözetlenmesinden sorumlu bir devlet kurumu olarak kuruldu. Böyle bir kurumun kurulması sağlam bir bankacılık sistemini oluşturmak ve sistemi kollamak için önemli bir adımdı.

Mali bağımsızlığı olmayan hiçbir kurum ya da kuruluş idari açıdan bağımsız olamaz. Maalesef, siyasi otoriteden bağımsız olmasını hazmedemediğimizden, BDDK’yı mali açıdan bağımlı kılarak doğru bir girişimi bozmaya çalışıyoruz.

MALİ BAĞIMSIZLIK

BDDK’nın gelirleri, bankalardan, bankaların bilanço büyüklüğüne göre alınan harçlardan oluşur
. Yani, BDDK’nın gelirleri vergi yasaları çerçevesinde toplanan vergi gelirleri değildir. Banka lisansı olan şirketlerin kár-zararından çıkan bir meblağdır. BDDK, harcama planlarına göre, bankalardan alacağı harcı belli bir oran içinde artırabilir ya da azaltabilir.

Kısacası, BDDK’nın gelirleri yasayla tespit edilmiştir, ama siyasi karar mekanizmasının dışında tutulmuştur. Buna karşılık, BDDK’nın giderleri siyasi otoritenin onayına ve denetimine tabidir. Yani, BDDK’nın kendi bütçesini bağımsızca yapma ve uygulama özgürlüğü yoktur. Kamu kesiminde tasarruf tedbirleri adı altında bazı harcamaların kısılması gündeme geldiğinde, çoğu zaman bu kararlara BDDK da uymak zorundadır.

Halbuki, gelirlerini bankalardan elde eden bir kurumun nereye ne kadar para harcaması gerektiğinin belirleyicisi siyasi otorite olmamalıdır. Harcama konusunda hesap sorulacaksa, bu hesabı bankalardan başka soracak bir merci olmamalıdır. İşin içine siyasi otorite girince, mali bağımsızlıkla beraber idari bağımsızlık da elden gitmektedir.

BDDK’nın bağımsızlığına tecavüz bununla da kalmamaktadır. BDDK’da çalışanların ücretlerinin tespiti de siyasi otoritenin kararına bırakılmaktadır. Ücret düzeyi göreli olarak yüksek ve değişken olan bir sektörün denetimi ve gözetimi siyasi otoritenin kendi bütçe olanaklarına göre belirlediği ücret düzeyi ile sınırlandırılmaktadır. Beş lira maaş alanları bir lira maaş alanlarla düzenleyip denetlemek çeşitli sakıncalar yaratmaktadır. Her şeyden önce, bankacılığı gözetleme ve denetleme düzeyinde bilenler bir liraya BDDK’da değil, beş liraya bankalarda çalışmayı tercih edeceklerdir.

BDDK’nın gücü insan gücünden gelecektir. Kaliteli personel çalıştıramayan bir BDDK’nın etkin olması beklenemez. BDDK’ya herhangi bir bakanlık muamelesi yapmak BDDK’dan umulan işlevin yerine getirilmemesini istemekten farklı bir şey değildir.

DOLAYLI VERGİLENDİRME

Konu burada da bitmemektedir. Çeşitli nedenlerle BDDK bütçesi fazla verdiğinde, fazla devlet bütçesine aktarılmaktadır
. Halbuki, BDDK bütçesinde bir tasarruf yapmışsa, yapılan tasarruf bir sonraki sene bankalardan daha az harç alınarak kullanılmalıdır. Çünkü, söz konusu para bankaların parasıdır. Bu yolla, bankacılık sektörü vergi yasalarının dışında, dolaylı olarak vergilendirilmiş olmaktadır.

Uygulama, başka bir yasa hükme gereğince hukuki de olsa, evrensel vergi hukuku ilkelerine aykırıdır. Aynı uygulama yalnızca BDDK için değil, gelirlerini sektör kuruluşlarından alan diğer bağımsız denetleme otoriteleri için de geçerlidir. Nedense, ilgili sektörlerden bu uygulama konusunda kamuoyunda hiç ses duyulmamaktadır.

Bu anlayışla bağımsız sandığımız denetleme ve gözetleme otoritelerinin kendilerinden beklenen işlevleri görmesi çok zordur. Bağımsız kurumların idarecileri kaçınılmaz olarak siyasi otoritenin kucağına itilmektedir.
Yazarın Tüm Yazıları