BANKALARIN nasıl denetleneceği gereksiz yere sert tartışmalara konu oluyor. Tartışma, işin ilkelerini geri plana atıp fanatik bir noktaya geldi. Gelinen noktada doğruyu VE makulü bulmak giderek güçleşiyor.
Türkiye’de bankaların denetimi, bankaları yerinden denetlemekten sorumlu bir kurul tarafından yapılır. Bankalar yeminli murakıpları bankaları ziyaret edip hesaplarına bakarlar. Bankaların iyi ve kötü yönlerini incelerler. İncelemeleri sonunda bulgularını ve önerilerini bir rapor haline getirirler.
Raporun bulgularını değerlendirmek ve önerilerini dikkate alınması görevi, eskiden Hazine Müsteşarlığı’nın, şimdi de BDDK’nın yetkisinde bir konudur. Şimdi de, eskiden de bankalar yeminli murakıpları bankaların denetim ve gözetiminden sorumlu organın bir parçasıdırlar. Genelde, denetimde sorunlar vardır. Sorumluluğun tümünü bir gruba atmak haksızlıktır.
Tartışılan, bankaların denetiminin belli bir kurulun tekeline verilip verilmemesidir. Yetkilerin dağıtılması halinde, kurul, dağıtılacağı izlenimindedir. Yetkilerin farklı bir boyuta taşınmasını savunanlar ise banka denetimlerinin daha akılcı temellere oturacağı görüşündedirler. Haksız değillerdir.
MASANIN İKİ TARAFI
Bankalar iki şekilde denetlenirler: Yerinden denetim ve uzaktan denetim. Yerinden denetimde murakıp bankaya, gerek gördüğünde şubelerine gidip bankanın hesaplarını inceler. Bankanın yönetiliş biçimine bakar. Aldığı riskleri değerlendirir. Faaliyetlerinin mevzuata uygunluğunu kontrol eder. Sonuçta, bankanın sağlığı konusunda bir fikir elde etmeye çalışır. Bulgularını bir rapor haline getirir.
Uzaktan denetim, yerinden denetimin ayrılmaz bir parçasıdır. Uzaktan denetimde, bankanın raporladığı bilgiler değerlendirilir. Yerinden denetimde saptanmış konuların çözümüne yönelik bankanın çabaları (varsa) izlenir. Bankanın mali yapısında genelde düzelmeler ya da bozulmalar tespit edilmeye çalışılır.
Türkiye’de, sorumluluk Hazine’deyken de, şimdi de, yerinden ve uzaktan denetim yapanlar farklı iki gruptur. Yerinde denetim yapanlar çoğu zaman ‘ben raporumda gördüklerimi yazarım, gereğini yapacaklar düşünsün’ tavrı içinde olurlar. Raporlarda yazılmayanlar da atlanır gider. Bu tavırda bir kötü niyet aramak elbette doğru değildir. Ama, bu tavırla sorumluluğu paylaşmak da mümkün değildir.
Biz bu sistemi Fransızlardan almışız. Ama, eksik almışız. Fransa’daki banka denetim sisteminde, yerinden denetimcilerle uzaktan denetimciler arasında çok yönlü bir akışkanlık vardır. Yani, bugün uzaktan denetimci, yarın yakından denetimci olup ardından yeniden uzaktan denetimci olabilmektedir. Hatta, bir bankanın uzaktan denetimcisi bir başka bankanın yakında denetimcisi dahi olabilmektedir. Denetimin çeşidi belli kişilerin ya da grupların tekelinde değildir. Herkesin masanın her iki tarafında da oturması ilkesi benimsenmiştir.
DENETİMİN SAĞLIĞI
Tartışmalardan Türkiye’de de benzer bir sistemin oluşturulmasının istendiği anlaşılmaktadır. Böyle bir sisteme geçilmesi bankaların denetiminin sulandırılacağı yönünde algılanmamalıdır. Aksine, masanın her iki tarafında da oturan insanların yapacağı denetimlerin daha sağlıklı olacağı unutulmamalıdır.
Bir konuda rapor yazmak kolay değildir, küçümsenmemelidir. Ama, raporun dile getirdiği sorunları çözmeye yönelik gösterilecek çabalar da en azından raporu yazmak kadar zordur. O da küçümsenmemelidir. Dolayısıyla, masanın iki tarafında da oturmuş insanlardan oluşan bütünsel bir denetim teşkilatı oluşturmak kaçınılmazdır.
Konuya fanatik yaklaşmak denetimin gücünü ve sağlığını zedelemekten başka bir işlev görmez. Bu aşamada, yapılacak en büyük hata da bu olur.