Bankacılığa bakışımız değişmek zorunda

‘AKSİ ispat edilemediği sürece insanlar suçsuzdur’ ilkesi evrensel hukuk kurallarından biridir. ‘Bir insanın suçlu olduğunun ispatı iddia makamının sorumluluğudur.’ Bu da evrensel hukuk kurallarından biridir.Bankacılık Yasası bilinen birçok evrensel hukuk kuralını görmezden gelerek banka ve bankacı avını düzenleyen bir yasa haline gelmiştir. Yasa, banka ve bankacıları potansiyel suçlu olarak görmektedir. ‘Zaten hepsi hırsızdır’ anlayışıyla yasa yoluyla hırsızların hırsızlık yapması önlenmeye çalışılmaktadır. Çelişki burada başlamaktadır.Yasaya göre, bir bankacı suçlandığında, suçsuzluğunu kendi ispatlamak zorundadır. Suçlayan suçladığı ile kalacak! Yani, otorite arzu ettiğini asacak, arzu ettiğini affedecek.Bu yasa ile Türkiye ekonomisi fazla yaşayamaz. Yaşarsa, bir gün bu yasayı uygulayacak bankacı bulamaz. Dolayısıyla, bizler daha çok bankacılık yasası görürüz.İKİ YASABankalar, yasa gereği, anonim şirket olarak kurulurlar. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre idare edilirler. Yılda bir kez olağan genel kurulları yapılır. Bilanço ve kar-zarar rakamlarının onaylanıp onaylanmadığına genel kurul karar verir. Bankaların olağan ve olağanüstü genel kurullarına arzu edildiği taktirde hükümet komiserinden farklı olarak bankacılığın denetim ve gözetiminden sorumlu kurum (BDDK) da temsilci gönderebilir.Duruma göre, Bankacılık Yasası, geçmiş beş yıla yönelik genel kurul kararların iptal edilebilmesine olanak tanıyor. O halde, genel kurul yapmaya ne gerek var? Bankaların bütün rakamları zaten BDDK’nın elinde. BDDK istediğini kabul etsin, istemediğini kabul etmesin. Genel kurulların her yıl toplanması Türk Ticaret Kanunu’ndan gelen bir şekil şartı mı?Anonim şirketlerde pay sahipleri koydukları sermayeleri kadar sorumludurlar. Bankalarda ise, bankanın pay sahipleri, yönetim kurulu üyeleri, üst idarecileri ve bunların tüm sülaleleri tüm mal varlıklarıyla sorumludurlar. Sorumlulukları yirmi yıl geriye gidebilmektedir. Yani, anonim şirketin tanımı değiştirilmektedir.Belki, bankaların Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uyması zorunluluğu kaldırılarak BDDK’nın elinin daha da rahatlaması sağlanabilir. Çünkü, Türk Ticaret Kanunu hükümleri müdebbir tüccarların işlemlerini düzenler. Halbuki, Bankacılık Yasası hükümleri potansiyel hırsızların işlemlerini düzenlemeyi hedeflemektedir. Doğal olarak, bu iki yasa birbiriyle çelişmektedir. Gereksiz çelişkiler yaratılmaktadır.ULUSLARARASI İLİŞKİLERSonuç olarak, bu yasa çerçevesinde Türkiye’de banka sahibi bulmak da, işini iyi yapacak bankacı bulmak da zorlaşacaktır. Zaten bu süreç başlamıştır. Banka sahipleri bankalarını satacak yabancı aramaktan başları dönmüş durumdadır. Yarın, yabancı sermayenin eline geçmiş bankalarımızın yöneyim kurullarında oturan Joe’ya, Michael’a, Susan’a Bankacılık Yasası’nın hükümlerini uygulayabilecek miyiz? Uygulamaya kalkarsak, uluslararası düzeyde sorunlar yaratmayacak mıyız? Yoksa, onlar yabancıdır, hırsız olamazlar diye yabancı sermayeli bankaların yabancı uyruklu yöneticilerine bir başka gözle mi bakacağız?Bankacılık sektörünün hukuk içinde kendinden beklenen ekonomik yararları sağlanması bekleniyorsa, ilk önce bankaların işleyişlerini düzenleyen yasanın evrensel hukuk ilkeleriyle barışık olması gerekir. Tepki yasalarıyla ne bankacılık sektörü bir yere gidebilir ne de ekonomi!
Yazarın Tüm Yazıları