Bağımsız raporlar bağımsız kurumları rahatsız etmemeli

İKİ yabancı kendilerinden talep edilen bir rapor yazdılar. Yer yerinden oynadı. Raporun muhatapları da, muhatapların eleştirilerini beğenmeyenler de kızdılar.

Halbuki, ortada kızacak bir şey yoktu, ancak ders alınabilecek bazı öneri ve deneyimler vardı.

Raporun hazırlatılmasının asıl nedeni bankacılık sisteminin gözetim ve denetiminde olabilecek zayıflıkların tespiti ve önerilerin oluşturulmasıydı. Maalesef, istenen çalışma İmar Bankası Raporu hüviyetine büründü. Raporun adı İmar Bankası raporu oldu.

İmar Bankası olayı belki böyle bir çalışmanın önemli nedenlerinden biriydi, ama çalışmanın kapsamı İmar Bankası ile sınırlı değildi. Çalışmayı yapan iki yabancının görüşü ve anlayışı da bu yöndeydi.

ACELE TEPKİ

Hırsızlık önlenemez. Ancak, hırsızlığı caydırabilecek önlemler ve eylemler alınabilir
. Dolayısıyla, bir hırsızlık olayında, kasıt olmadığı sürece, hırsızlığın gerçekleşmesinin sorumlusu aranamaz. Suçlu ve sorumlu doğal olarak hırsızın kendisidir. Aranabilecek tek şey hırsızlığı caydırıcı önlemlerin ve eylemlerin yeterliliğidir.

Eğer İmar Bankası olayına yoğunlaşmak istiyorsak, kendimize sormamız gereken soru böyle bir olayın yaşanmaması konusundaki yürürlükteki önlemlerin ve eylemlerin yeteri kadar caydırıcı olup olmadığıdır. Hiçbir önlem ve eylemin, özellikle hırsızlık olayı gerçekleştikten sonra, yeterli olmadığı aşikardır. Aradığımız nimet yeterliliğe ne kadar yaklaşabileceğimizdir.

Konuya bu perspektif içinde baktığımızda, Bankacılık Üst Kurulu’nun uyguladığı gözetim ve denetim sistemine getirilen eleştirileri kurumun yapısal zafiyeti olarak görmek yanlış olur. Her sistemin gelişmeye ve daha iyi olmaya yönelik gideceği yerler vardır. İki yabancının da altını çizdiği noktalar bu alanlara işaret etmektedir.

İki yabancının önerilerinin tümünün uygulanması durumunda dahi İmar Bankası gibi bir olayın olamayacağını kimse garanti edemez. Dolayısıyla, Bankacılık Üst Kurulu’nun ‘İmar Bankası olayı tümüyle BDDK’ya mal edilemez’ türünden tepkisi aceleyle verilmiş ve kurumu koruma adına yapılmış gereksiz bir tepki olarak görülmelidir.

İki yabancının yazdığı raporun itiraz edecek çok az noktası vardır. İtiraz edecek nokta arayacağımıza, önerilerin uygulanabilirliğini düşünmemiz çok daha yapıcı olacaktır. Konu önemlidir. ‘Sen-ben çekişmesi’ içinde konun savsaklanması tüm ekonomiye zarar verecek bir davranış olacaktır.

YANLIŞ TEPKİ

Bu çeşit bir raporu yazan bir grupta sistemi yakından tanıyan kişilerin de bulunmasının sayısız yararları vardır. Bu açıdan, raporun gündeme getirdiği konular açısından değil, raporu hazırlayan heyette Türkiye’deki bankacılık sistemini tanıyan, bankacılar arasında saygınlığı olan, bağlantısız kişilerin bulunması
raporun içeriğini hiç kuşkusuz zenginleştirirdi. Elde edilecek yararlar daha fazla olurdu.

Bir bağımsız kurumun sorumluluk alanındaki uygulamalara eleştirisel gözle bakmak üzere bağımsız kişilere ilk kez bire çalışma yaptırıldı. Dolayısıyla, bazı hatalar yapılması normal karşılanmalıdır. Ama, yapılan ve amaç doğrudur. Bu çeşit çalışmalar farklı alanlarda da yapılmalıdır. Örneğin, demiryolu kazalarının, sonradan sorumluları bulmak için, araştırılması yerine, kazaları engelleyebilecek uygulamalar konusunda öneri geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılması çok daha üretken olacaktır.

Bu çeşit bağımsız görüşlere bağımsız kurumlar olumsuz tepki göstermemeliler. Gösterdiklerinde, bağımsızlıklarını hak edip etmedikleri sorgulanmaya başlar.
Yazarın Tüm Yazıları