Paylaş
YAZILANLARA göre, Bankacılık Üst Kurulu, Bankalar Kanunu'na bir ekleme yaparak yurtiçinde faaliyet gösteren bankaların yurtdışında faaliyet gösteren mali kurumlara gönderilmek üzere para toplamalarını yasaklayacakmış.
Daha önce bazı banka patronlarının off-shore hesapları yoluyla vatandaşların parasını cebe indirmeleri üzerine şimdi tepki gösteriliyor. En kısa yoldan da çözüm bulunmuş: Yasakla, gitsin!
OFF-SHORE
Off-shore piyasaları yurtiçindeki düzenlemelerden kaçmak için geliştirilmiş piyasalardır. En büyük off-shore piyasası, eurodolar piyasasıdır. Aynı dürtülerle, dolar Amerika'yı terk etmiş ve kendine özgü bir piyasa oluşturmuştur.
‘‘Yurtiçindeki düzenlemelerden kaçmak’’ deyimi, ilk duyulduğunda kulağa hoş gelmiyor. İşin esası farklı. Küreselleşen dünyada mali tasarruflar kendilerine en az maliyetli bir yer arıyorlar. Bu arayış mali piyasaları da derinleştiriyor. Yurtiçindeki otoriteleri daha disiplinli düşünmeye zorluyor. ‘‘Ben yaparım, olur’’ mantığı sermaye hareketlerinin serbest olduğu ortamlarda çalışmıyor.
Paraların off-shore'da olması, denetimsizlik anlamına gelmiyor. Off-shore'daki mali kurumlar ev sahipleri tarafından denetlenmiyorsa, off-shore'lara para akıtan mali kurumların bulunduğu ülkeler paranın gittiği kurumları denetliyorlar. Denetim ve paranın off-shore'lara gitmesi iki farklı olay. Yaptırımınız olmasa da, kendi bankanızın off-shore'daki mali bir kurumla çalışmasını önleyebilirsiniz.
Başımıza bir kötü olay geldi diye, off-shore olsun ya da olmasın, yurtiçindeki mali kurumların yurtdışındaki mali kurumlara bilerek ya da bilmeyerek aracılık etmesini yasaklamak, işin kolayına kaçmak oluyor. Aslında, önemli bir piyasa öldürülüyor.
Birçok banka yurtiçindeki tasarrufları, kendi sahibi olduğu ya da anlaşma yaptıkları yurtdışındaki bankalara ya da fonlara yönlendiriyorlar. Yurtdışına giden tasarruflar, hazine bonosu yatırımları olarak Türkiye'ye geri dönüyor. Yani, paranın bir yerlere kaçtığı yok. Ufak bir dünya turu atıp geliyor.
Paranın dünya turu atmasının nedeni, Türkiye'de Hazine bonolarına yönelik olarak sık sık değişen vergi mevzuatı ve mevduat üzerine getirilen maliyetlerdir. Bütün dünyada olduğu gibi, yatırımcı vergiden kaçınmak istiyor. Devletin görevi de, vergiden kaçınmayı asgariye indirmek. Çözüm, yasaklamakta değil, denetimde.
DENETİM
Düşünülen uygulama yürürlüğe girdiğinde, Türkiye'nin finansal sisteminin küçümsenmeyecek bir bölümünü yeraltına itmiş olacağız. Piyasa ölmeyecek. Devletin gözünden kaçırılacak. Halbuki, devlet için en önemli olgu, işine gelmese de, ekonomik olayların kendi gözleri önünde gelişmesidir.
Ekonomik ilişkileri, denetlenebilecek bir platformdan kaçırtıp denetlenemeyecek bir mecraya itiyoruz. Kendi bindiğimiz dalı kesiyoruz. Kötü örneklerden yola çıkıp yanlış çözümlere varıyoruz. Sermaye hareketlerini de kısıtlıyor görüntüsü veriyoruz.
Yine şaşırdık. Üzüm yemek varken, bağcıyı dövmeye kalkıyoruz. Ekonomik kanunları, insan yapması kanunlarla değiştirmeye çalışıyoruz.
Paylaş