Avrupa Birliği ve ekonomi (2)

AVRUPA Birliği (AB) Komisyonu’nun hazırladığı raporun bizler açısından dikkatle okunması gereken yerleri var. Avrupalılaşma sürecinde, dünya ekonomileriyle bütünleşme sürecinde bu konuları ihmal edemeyiz. Şimdiden çalışmaya başlamak zorundayız.

Önce önemli bir ilkeden başlayalım. Ekonomik alanda yurtiçindeki düzenlemeler yerli ile yabancıyı ayıramaz. Yerliyi yabancının yanında imtiyazlı hale getiremez. Rekabet şartları hem yerli hem de yabancılar için aynı olmak durumundadır. Bu ilkeyi çiğneyen ya da görmezden gelen tüm düzenlemeleri değiştirmemiz gerekmektedir. Bir de bunlara devleti özel sektör yanında kayıran düzenlemeleri eklemek gerekecektir.

AYRIMCILIK KALKACAK

Nelerdir bunlar?

1. Sivil havacılık
, denizcilik, radyo ve televizyon yayıncılığı, madencilik ve enerji sektörlerinde yabancıların girmesini engelleyen ya da girmesini geciktiren düzenlemeler.

2. Ulusal muhasebe standartlarının uluslararası muhasebe standartları düzeyine getirilmesi.

3. Devletin şirketlere verebileceği desteğin gelişigüzel değil, bir kurala bağlanması.

4. Gümrük Birliği çerçevesindeki yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi, dış ticarette teknik engellerin kaldırılması ve mal standartlarının tespiti konusunda bürokrasinin azaltılması.

5. Vergi sisteminin Avrupa standardına getirilmesi.

6. Rekabet hukukunun Avrupa ile uyumlu hale getirilmesi.

7. Devleti özel sektör yanında kayıran düzenlemelerin kaldırılması.

ZOR SEKTÖRLER

Sektörler bazında baktığımızda, AB ile müzakere edilecek en önemli sektörler otomotiv, enerji ve tarım sektörü
gibi görünmektedir. En azından, bu sektörler Türkiye’nin uyum sağlamada en çok zorlanacağı sektörler olacaktır.

Eğitim, para politikası ve istihdama yönelik yapısal değişiklikler gibi konular zaten Türkiye’nin AB dışında da dünya ekonomileriyle bütünleşme çabası içinde yapması gerekenleri içermektedir.

Eğitim doktriner hüviyetten çıkıp pratik ve istihdama yönelik bir hüviyete bürünmek zorundadır. Şimdiye kadar eğitime çok az kaynak ayırabildik. Bundan böyle, eğitim en çok kaynak ayırmamız gereken sektörlerden biri olacaktır. Büyük bir olasılıkla, Avrupa Birliği de Türkiye’ye kullandıracağı kaynakların önemli bir bölümünün projeler bazında bu sektörde kullanılmasını talep edecektir.

Tarım, Avrupa’nın kendisi için de sorunlu bir sektördür. Tarım sektörünün korunması ve desteklenmesi Avrupa’da yapıldığı şekliyle Amerika’dan çok ciddi eleştiriler almaktadır. Üyelik sürecinde bu çeşit eleştirilerden biz de etkileneceğiz.

Bugünkü yapımızla yeni yapılara uyum sağlamamız hem güç hem de maliyetli olacaktır. Büyük bir olasılıkla, uyum için en fazla zamanı bu sektörde harcayacağız.

Türkiye ekonomisi çok daha rekabetçi olmak durumundadır. Davos Toplantıları’nı düzenleyen Vakıf’ın hesaplamalarına göre rekabet endeks sıralamasında Türkiye ekonomisi yaklaşık 100 ekonomi arasında 70’inci sıraya yakın. Avrupa Birliği ülkeleri ile karşılaştırıldığında, en az rekabetçi ekonomi bizimki. Rekabetçiliği kurlarda değil, verimlilikte aramak zorundayız.
Yazarın Tüm Yazıları