İKİNCİ Dünya Savaşı sonrası Dünya Bankası kurulduktan sonra bölgesel kalkınma ve yatırım bankalarının kurulması gündeme gelmiştir.
Dünya Bankası modeli kullanılarak her kıtada bir kalkınma bankası kurulmuştur.
Bölgesel yatırım ve kalkınma bankaları bölgedeki düşük gelirli ülkelere kredi veriyorlar. Ama, ortakları tüm dünyanın bu bankalara sermaye koymaya niyetli ülkeleri olabiliyor. Sermayedarları arasında dünyanın ne gelişmiş ülkeleri de olduğundan bölgesel kalkınma bankaları en yüksek kredi değerliliğine sahip olabiliyorlar. Dolayısıyla, ucuz borçlanabiliyorlar. Kárlı olabiliyorlar.
BEKLENEN OLMADI
Asya Kalkınma Bankası da bölgesel bir kalkınma ve yatırım bankasıdır. Misyonu Asya kıtasındaki gelişmekte olan ülkelere mali ve teknik destek vermektir. Ortakları arasında dünyanın gelişmiş ülkeleri yanında Türkiye gibi ülkeler de vardır. Sermayedarlar, hem Banka’nın sermayesine ortaklardır hem de güçlerine göre, Banka tarafından işletilen yatırım fonuna katkı yaparlar. Gelişmiş ülkeler ve bölge dışındaki ortaklar bu bankadan kredi kullanamazlar.
Türkiye Asya Kalkınma Bankası’na 1990’lı yılların başında ortak oldu. Ortaklıktan amaç Tük müteşebbislerinin Asya Kalkınma Bankası tarafından desteklenen projelere girebilmesiydi. Çünkü, Banka tarafından desteklenen projelere ancak Banka’nın sermayesine ortak olan ülkelerin şirketleri girebilmektedir.
1980’lerin ikinci yarısında zamanın başbakanı rahmetli Turgut Özal Türkiye’nin bu çeşit oluşumların içinde olmasına özel bir önem verirdi. Türkiye’nin uluslararası piyasalara açılması açısından Asya Kalkınma Bankası’na ortak olmanın önemli olduğunu düşünürdü. Bu bankaya ortak olabilmek için uzun uğraşlar verildi.
Gelişmiş ülke olmadığımız için dönemin Banka Başkanı Türkiye’nin ortak olmasına muhalefet etti. Aynı Japon bankacı daha sonra bir kredi derecelendirme kuruluşu olan JCR’ın başkanı oldu. Orada da, Türkiye’nin kredi notu A- beklenirken BBB+ verdi. Birçok olayda kişilerin önemi hafife alınmamalı.
Kişisel dostluklarla Asya Kalkınma Bankası’nın merkezinin bulunduğu Filipinler’de, Filipinler Maliye Bakanı Türkiye’nin ortak olmasına en büyük desteği verenlerdendi. Banka Başkanı’ndan Türk yetkililer için randevuyu şahsen aldı. Banka ile Türkiye’nin ilişkilerini o başlattı. Daha sonra, büyük ülkeler de Türkiye’nin ortaklığına destek verdiler. Bankaya ortak olduk.
Bugün baktığımızda, Asya Kalkınma Bankası’na ortak olmuş olmakla beklenen yararları sağladığımız iddia edilemez. Çeşitli nedenlerle, sayılı Türk şirketleri Asya Kalkınma Bankası destekli projelerde boy gösterebildiler. Halbuki, fırsatlar ortak olduğumuzda da, şimdi de çok büyüktür.
YILLIK TOPLANTILAR
Asya Kalkınma Bankası yıllık toplantısı bu yıl İstanbul’da yapılacak. Geçmişte Türkiye’nin ortaklığına karşı çıkan Banka’nın aradan on beş yıl geçtikten sonra yıllık toplantısını Türkiye’de yapmaya karar vermiş olması anlamlıdır. Binlerde bankacı ve yüzlerce ülke temsilcileri yıllık toplantılar nedeniyle İstanbul’da olacaklardır. Türkiye’nin ve Türk özel sektörünün yeniden Asya Kalkınma Bankası ile ilgilenmesi açısından önemli bir fırsat söz konusudur.
Asya Kalkınma Bankası’nın yıllık toplantılarını iyi değerlendirdiğimiz taktirde, Asya kıtasında önemli fırsatları da değerlendirebileceğiz.