Arjantin, ahlakımızı bozmamalı

ARJANTİN borçlarını yeniden yapılandırdı. Yapılandırdı demek belki yanlış olacak. Arjantin borçlarının bir bölümünü sildirdi.

Bir kısım borçları, 100 dolardan 34 dolara indi. Yeniden yapılandırma kapsamında, alacaklıların yüzde 76’sı bu duruma razı oldular.

Daha önce de Rusya, Sovyetler Birliği döneminden üstlendiği borçları zamanında ödeyemeyeceğini açıklamıştı. Daha sonra, petrol fiyatı fırlayınca Rusya rahatladı. Borçları konusunda şimdilik bir sorunları görünmüyor. O dönemde, Rusya akıllılık etti diyenler çok olmuştu.

Önce Rusya, şimdi Arjantin’in borçlarını ödemekten kaçınmaları Türkiye’de de bazı çevrelerde ‘acaba biz enayi miyiz?’ sorusunu gündeme getirdi. Öyle ya, diğer ülkeler borçlarını ödemekten kaçınırken, biz borçlarımızı kuruşu kuruşuna ödeyerek enayi durumuna düşmüyor muyduk?

GEÇİCİ RAHATLIK

Türkiye tarihinde hiç borçlarını sildirmedi
(galiba bizim gibi bir de Macaristan var). Osmanlı döneminden kalan borçları da üstlenip ödedik. Bazı dönemlerde borçlarımızı ertelemek zorunda kaldık. Ama, çoğu zaman yüksek faizlerle borçlarımızı hep ödedik. Yüksek risk grubuna sokularak borçlarımızı ödememe riskinin arttığı hesaplarıyla ödediğimiz faizler arttı. Sonuçta, bize para verenler verdikleri paraları hiç kaybetmediler. Aksine, çok büyük paralar kazandılar.

Böyle bir geçmişten gelen bir ülke olarak şimdi başka ülkelerin aldıkları borçların üzerine yatması bizleri düşündürüyor. Borçlarımızı ödemek için bazı dönemlerde çok sıkıntılar çektik. Örneğin, ‘borçlarımızı ödemiyoruz’ deseydik 2001 krizi çok daha hafif atlatılamaz mıydı?

Alınan bir borcu azaltmaya çalışmak, yani üzerine yatmak ahlaksızlıktır. Son olarak Arjantin’in yaptığı ‘acaba ahlaksız olanlar mı kazanıyor’ sorusunu insana ister istemez sorduruyor. Ahlaksızlık her zaman cezalandırılır. Arjantin cezalandırıldı. Şimdi, yine cezalandırılacak. Kısa dönemde bu yolla elde edilen çıkarlar uzun dönemde mutlakla yüksek maliyetlere dönüşür.

Arjantin’in borçlarının üzerine yatması ilk değildir. 1990’lı yılların başında Arjantin istikrar programına borçlarını silerek başladı. Enflasyon hızla düştü. Ekonomileri istikrara kavuştu. Ama, göreli ekonomik istikrarı ancak on yıl kadar koruyabildiler. İstikrarı koruyamamalarının nedenlerinden biri, artan borçlarına karşı ödedikleri maliyetin giderek yükselip uluslararası yatırımcılara ‘acaba yine borçlarının üzerine yatarlar mı?’ sorusunu sordurmalarıdır. Geçmişte böyle bir deneyim yaşatmamış olsalardı, belki durumları şimdi çok daha iyi olacaktı.

Şimdi de bir süre rahatlayacaklardır. Büyüme hızlanacak, paraları değerlenecek, enflasyon düşecektir. Ama, Arjantin, Latin Amerika’nın kanayan yarası olmaya aday ülkelerden biri olmaya devam edecektir.

GELECEKTE SORUN

Bizler de, Arjantin gibi örneklerin ahlakımızı bozmasına izin vermemeliyiz.
Ekonomide hiçbir şey maliyetsiz değildir. Kısa süreli rahatlamaların ve görünürdeki kazançların mutlaka maliyetleri vardır. Bu maliyetleri en iyi bilen ülkelerden biri de biziz.

1940’larda yaşanan ‘varlık vergisi’ faciasının izleri hálá hissedilmektedir. Ekonomik birimler kayıt altına girmekten çekinmektedirler. Çünkü, kayıtların hangi amaçla kullanılabileceği yönünde kuşkuları vardır. Kümesteki kaz olmak istememektedirler.

1960’larda yaşanan ‘tasarruf bonosu’ faciası, Türkiye’de bono piyasasının uzun süre gelişmesini engellemiştir. Bugün dahi, Hazine bonosuna soğuk bakan kesimler vardır.

Borçlarımızı ödemeyerek çözüm aramak, ilerideki sorunlarımızı daha da ağırlaştırmaktan öteye gidemezler.
Yazarın Tüm Yazıları