Paylaş
Bugünden itibaren Bakanlar, Hazine Müsteşarları, Merkez Bankası Başkanları ve bankacılar Washington'a gitmeye başlıyorlar. Tam 182 ülkenin temsilcileri Wasgington'da olacaklar. Türkiye bu toplantılara oldukça büyük bir heyetle gidiyor. Hemen hemen tüm bankalarımızın üst düzey yöneticileri bu toplantılarda bulunuyorlar.
Toplantıların geçen yılki en önemli gündem maddesi Güneydoğu Asya ve Rusya krizleriydi. Bu yılki gündemin fazla değişik olacağı beklenmemeli.
Güneydoğu Asya ekonomilerinin krizden bu yana gösterdikleri eğilimler büyüteç altına alınacak. Bu ülkelerde yapılan reformlar tartışılacak. Ekonomilerin performansları karşılaştırılacak.
Rusya ekonomisi gündemde oldukça fazla yer kaplayacak gibi görünüyor. Bu ülkedeki siyasi istikrarsızlık ve bunun ekonomiye yansımaları uluslararası çevreleri rahatsız ediyor. Birçok çevrede Rusya'ya aktarılan milyarlarca doların boşa gittiği gibi bir izlenim var.
DENETİM VE GÖZETİM
Asya ve Rusya krizlerine bağlı olarak ülkelerin mali sistemlerinin gözetim ve denetimi öne çıkıyor. Türkiye'nin bu konuda uluslararası platformlarda anlatabileceği bir malzeme var. Bankalar Kanunu'nu daha yeni çıkardık.
Yeni yasayla birlikte bankaların gözetim ve denetiminden sorumlu bir kurul kurduk. Bu kurula saygın isimler atadığımız takdirde, Türkiye bu konuda uluslararası çevrelerden yüksek not alacaktır.
Dünya Bankası'nın düzenlediği konferanslar arasında Türkiye ekonomisinin de tartışılacağı bir panel yer alıyor. Programa göre, Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı'mızın da dahil olduğu panelistler Türkiye ekonomisini tartışacaklar. Türkiye ekonomisinin sorunları, sorunların çözümleri ve fırsatlar değerlendirilecek. Bu panel kendimizi uluslararası platformlarda anlatabilmek için iyi bir fırsat olacaktır.
PARA DEĞİL PROGRAM
IMF Türkiye masası şefi Carlo Cottarelli geçen hafta Türkiye'den ayrılmadan önce düzenlenen basın toplantısında çok önemli bir laf etti. Bir basın mensubunun sorusu üzerine ‘‘Türkiye'nin bizim vereceğimiz paraya ihtiyacı yok, doğru iktisadi politikalara ve programa ihtiyacı var’’ dedi.
IMF ile görüşmeler başladığından bu yana, tartışmalar hep IMF'den ne kadar para geleceği konusunda yoğunlaştı. Kimi 5 milyar dolar, kimi de 15 milyar dolar gelecek gibi cümlelerle kamuoyunun kafasını karıştırdı.
Uluslararası çevrelere, bu paraları almak için yapmamız gerekenlere fazla önem vermediğimiz izlenimini veriyoruz. ‘‘Siz paraları verin, gerisi kolay’’ gibi bir yaklaşım içindeyiz. ‘‘Parayı ver, fazla soru sorma’’ tavrımız deprem felaketi nedeniyle yine depreşti. Bu yaklaşım uluslararası çevreleri çok rahatsız ediyor.
Washington'da bize ne kadar para lazım diye değil, ekonomik istikrar için nasıl politikalar izleyeceğimizi anlatmak için boy göstermeliyiz.
Paylaş