İHRACATIMIZ rekorlar kırarken dış ticaret açığımızın önlenemez yükselişi de devam ediyor. Nisan ayı verilerine göre,
yılın ilk dört ayında, geçen yılın aynı dönemine göre ihracatımız yüzde 41 artarken, ithalatımız yüzde 39 arttı. Bu dönemde, dış ticaret açığındaki artış yüzde 35 oldu.
Toplam ithalat ve dış ticaret açığımız bu düzeylerde artarken, ekonomik büyümenin de yavaşladığı konusunda genel bir kanı var.
Yıllık bazda bakıldığında,
ithalattaki ve dış ticaret açığındaki bu düzeylerdeki büyüme ekonomik büyümenin yüzde 7’ye yakın olduğu dönemlerde gerçekleşiyor.
Aynı düzeydeki ithalatın daha az milli gelir ürettiği biliniyor.
Ama, ithalatın milli gelir üretme kabiliyetinin bu denli sert düşüşü biraz şüphe uyandırıyor.
AYRINTILARDaha ayrıntılı rakamlar ilginç bir resim veriyor.
Örneğin,
ara malları ithalatındaki yıllık artış nisan ayı itibariyle yüzde 30’a geldi.
Yatırım malları ithalatındaki aynı dönemdeki artış da yüzde 24’e dayandı.
Bu düzeylerdeki ithalat artışları 2005 yılının ortalarında söz konusuydu.
O dönemde de ekonomi yaklaşık yüzde 7-8 civarında büyüyordu.
Eğer gerçekten iç talep büyümesinde de bir yavaşlama söz konusuysa, tüketim malları ithalatındaki büyüme de şaşırtıcı.
Nisan ayı itibariyle yıllık bazda tüketim malları ithalatı yüzde 31 arttı.
Bu düzeydeki artış 2006 yılı ortasında söz konusuydu.
O dönemde yaşanan finansal çalkantı ve döviz kurlarındaki ani çıkışla tüketim malları ithalatındaki hızlı artış 2006 yılı ortasında azamiye çıktıktan sonra yavaşlamıştı.
Grafikten görüldüğü gibi, 2006 yılı ortasındaki göreli yavaşlamanın etkisi kalkınca,
2007 yılının ortasından bu yana hem tüketim mallarında hem de yatırım mallarındaki artış hızlandı ve 2006 yılı ortasındaki düzeylere geldi, hatta geçti bile.
TRANSİT TİCARET GİBİBu veriler iç talep ve ekonomik büyüme konularında bazı soru işaretleri yaratıyor.
Acaba, ekonomik büyümedeki düşüş tahmin edildiği kadar değil mi?
Hatta,
ekonomik büyüme artıyor mu? Aynı şekilde, iç talep büyümesi devam ediyor mu?
Ekonomik büyüme gerçekten yavaşladıysa, iç talep büyümesi enflasyonu tehdit etmeyecek boyutlara gelmişse, geriye tek bir olasılık kalıyor.
İthal edilen mallar yeniden paketlenip ihraç ediliyor.
Türkiye transit ticaret merkezi durumuna geliyor.
Bütün bu ekonomik faaliyet ülkede çok fazla katma değer de bırakmıyor.
Durum gerçekten böyleyse,
ihracat artışının sevinilecek bir tarafı yok. İhracat artışına giden ithalatın artmasına da kaygılanmak gereksiz.
Kaygılanacak nokta, ihraç edemediğimiz ithalatın giderek dış ticaret açığımızı artırmasıdır.
Nisan ayı itibariyle, yıllık dış ticaret açığı 69 milyar dolara dayanmıştır.
Bütün bu olasılıkların doğruluk payı var.
Ama, en azından yılın ilk dört ayı için ekonomik büyüme de galiba çok fena değil.