Şiddet sarmış her yanımızı

ANKARA Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinin yaptığı bir araştırmanın sonuçları yayınlandı önceki gün. 12 farklı bölgeden 10 bin öğrenciyle görüşülerek yapılan araştırmanın sonuçları liselerdeki şiddetin boyutunu gözler önüne seriyor. Her 10 öğrenciden 9’u şiddetin içinde. Ya uygulayan, ya da şiddet gören.

Haberin Devamı

Her alanda şiddeti tartıştığımız günlerde aslında bu araştırma, kadına karşı olanından sağlıkta şiddete, tribün olaylarından trafik kavgalarına kadar birçok şiddet türünün daha çocuk yaşlarda genlerimize işlediğinin göstergesi.
Bugün Gazetesi’nden Nesrullah Sonay’ın haberinden öğrendiğimiz araştırma sonuçlarına baktığımızda, öğrencilerin yüzde 60.9’u her gün şiddet görüyor. Yüzde 28’i en az bir defa şiddete maruz kalıyor. Sadece yüzde 10’u “Hiç şiddet görmedim” diyor.

1990’LARDA NASILDI

Bulgular, şiddet görenin aynı zamanda şiddet uyguladığını da gözler önüne seriyor. Araştırma sonuçlarını okurken ben de 1990’larda hem orta okulu hem de liseyi okuduğum Bursa Erkek Lisesi yıllarımı düşündüm, bizim dönemimizde şiddet olayları nasıldı diye.
Şimdinin araştırma sonuçlarından pek de farklı değildi aslında. Fakat üzerinde durulması gereken öyle bir nokta var ki; bu konu araştırmacılar tarafından es geçilmemeli.
Çünkü, biz o dönemlerde 1.60’lık boyuyla 1.90’lık öğrencilerin ensesine döner tekme atabilen ve bununla övünen müdür yardımcısından -lakabı “rambo”ydu-, okulun en başarılı öğrencilerinden birini yanındakinden silgi aldı diye döven fizik öğretmenine kadar envai çeşit öğretmen gördük.
Her fırsatta sesini okulun kocaman spor salonundan komşu evlere kadar ulaştırabilen ve “laaaaaayn” diye haykırdıktan sonra eline geçirdiği herhangi bir cisimle öğrenci nişanlayan beden eğitimi öğretmenleriyle eğitim aldık.

Haberin Devamı

ÖĞRETMEN MODELDİR

Terörle mücadele ekiplerinin şafak baskınındaki gibi, sınıf kapısını tekmeleyip, “Eller yukarı, hiç kimse kıpırdamasın” diye sınıfa dalan ve didik didik öğrencilerin üzerinde sigara ya da başka birşey arayan öğretmenleri de gördük.
Daha ergenlik yaşlarında çocuklara ailesinden bile daha etkin model olmaya aday öğretmenlerin bu davranışlarıyla karşı karşıya kalan çocuk eğer birazcık şiddete eğilimliyse neler yapmaz düşünün.
Yanlış anlaşılmasın, öğrenim gördüğüm lise üzerinden eğitimcileri topyekün zan altında bırakmak değil amacım.
Kaldı ki, az önce saydığım şahsına münhasır kişilerin yanısıra öğrenciye nasıl yaklaşılması gerektiğini bilen çok değerli eğitimcilerimiz de vardı elbet.
Sadece, liselerde çocuklarımız her geçen gün daha da şiddet sarmalının içine doğru itilirken, bunun nedenlerinden bir tanesine dikkat çekmek istedim.
Dolayısıyla okullarda şiddet nedenleri ve sonuçları araştırılırken, araştırmacılar, eğitimcilerin öğrencilere yönelik etkilerini de incelenmeli.

Haberin Devamı

Bu manzarayı özlemiştik

ANKARA’da geçen hafta Bursaspor ve Fenerahçe arasında Ziraat Türkiye Kupası finalinin oynandığı gün yayınlanan yazımda, herkes gibi ben de Türk futbolunda yaşanan şiddet olaylarının bu maça yansımaması temennisinde bulunmuştum. Maça gittiğimizde bizi ilk olarak stadın hemen tepesinde dolaşan helikopterle yüzlerce polis karşılamıştı. Ancak, maç boyunca ve maç sonunda hepimizin özlediği manzarayla karşılaştık. Kaybeden taraf Bursaspor, taraftarıyla birlikte centilmence kupayı kazanan Fenerbahçeyi alkışlayıp sahadan ayrıldı. Böylece futbolun sadece bir spor olduğunu hatırlarken, bu fair-play davranışının Ankara’da yaşanması bizi mutlu etti.

Yazarın Tüm Yazıları