Paylaş
Metro ağları, birkaç çizgiden ibaret.
Futbolda şampiyon çıkartamadı henüz.
Bisiklet yolu, yok gibi bir şey.
Yurtdışı desen, hep İstanbul bağlantılı.
Modern bir opera binası hala bitirilemedi.
Bir meydanı bile yok.
Vesaire, vesaire...
* * *
Eksik çizelgesini daha uzatabilmek mümkünken, bunların bir kısmını ‘öngörü yoksunluğu’ sonucu kendi kendimize imkansız hale getirdik; bu saatten sonra kent merkezi ve ana arterleri bisiklet yollarıyla donatabilmenin imkansızlığı gibi.
* * *
Ama bugüne kadar hep es geçilse de, boşverilse ve unutulmuş da olsa hala yapabileceklerimiz de var.
Bir ‘şehir parkı’ mesela...
Bugün dünyada pek çok başkenti başkent yapan şehir parklarından bir tane de neden Ankara’da olmasın? “Mogan, Altınpark, Eymir, Harikalar Diyarı, Seğmenler” var da, bunların hiçbirisi şehir parkı değil.
* * *
Dünyadaki şehir parkları arasında en ünlüsü olan Central Park mesela... Mogan Park’ın beş katı büyüklüğünde tam 341 hektar alana kurulu; hem de gökdelenlerin arasında...
New Yorklunun iki adımda ulaştığı, bir köşesinde kafa dinlediği, diğer bir yanında konser izleyebildiği, bize göre ‘ütopik’ bir mekan. Ütopik olması biraz da, 1857’den beri hizmet vermesine karşın, hiç kimsenin “Bu şehir çok sıkıştı, herkes de özel otomobile biniyor, şuradan bir yol geçirelim” dememiş olmasından da kaynaklanır.
* * *
İngilizlerin şehrin ortasında 249 hektarlık Hyde Park’ı var örneğin, ‘özgürlük’ kürsüsüyle de anılır aynı zamanda.
Central Park’ı kıyas alacak olursak, bizdeki muadili Kuğulupark’tır ama, yalnızca konumu itibariyle... Büyüklükte kıyas götürmesi için, 300’ün üzerinde yan yana Kuğulupark daha gerekir ki; ahaliye sorsan, “Bırak eklemeyi, eldeki avuçtakini koruyalım, o da yeter bize” der.
Bir ara hatırlarsınız, hepi topu 1 hektarlık Kuğulupark’ın iki adımlık yaya yoluna göz dikmişler, içinden araç yolu geçirmeye kalkmışlardı.
Bırak şehir parkını, semt parkı bile kalmayacaktı ortada...
İmrahor büyük fırsat
Hal böyleyken, yıllardır çarpık yapılaşma ve plansız büyüme sonucu, bir Central Park, bir Hyde Park bizim için hayal gibi gözükse de, en azından kent merkezine yakın bir yerde bu parkların bir benzerine kavuşma şansımız hala devam etmekte.
Ankara’ya pekala Central Park gibi bir yeşil alan kazandırmak hiç de zor değil, ‘rant odaklı’ yaklaşımdan vazgeçilmesi halinde.
ODTÜ Ormanı mesela...
Orman alanı, 3 bin hektar civarında. Central Park’ın 10 katı büyüklüğünde. Bu alanın 10’da biri bile, şehir parkı için ideal.
Yeter ki ‘siyaset üstü’ bir vizyon, rant odağından uzak bir bakış açısı ve yeşili koruma güdüsüyle hareket edilsin.
Bunu yapacak iki kurum, ODTÜ yönetimi ve Büyükşehir Belediyesi’nin ortak bir bakış açısında buluşması şimdilik zor görünse de, bir ‘hayal’ değil.
* * *
Olmadı mı?
Koskoca bir İmrahor Vadisi var elimizde.
Kentin henüz yapılaşmamış geriye kalan tek açık yeşil alanı...
Defalarca yazdık, çizdik. Hala bölgede çevre katliamı devam ediyor. Göletler boşaltılıyor, ortalık hafriyat çöplüğü.
Şehirlerimiz yıllardır betona gömülürken şimdi de İmrahor’a yönelik imar planları yapılıyor.
Gelin, bu kez aynı hataya düşmeyelim.
Elinizde İmrahor gibi bir fırsat varken, bu defasında farklı birşey yapın.
Gidin görün
İmrahor’u iki türlü fırsata çevirmek mümkün.
Ya toplu konut planlarıyla imara açarak rant fırsatına, ya da yapılaşmayı geri planda tutarak, vatandaş için dünyadaki örnekleri gibi bir şehir parkına...
Seçimden önce Melih Gökçek’in vaatleri arasındaydı İmrahor Vadisi...
Ankara’nın bir boğazı olacağını belirten Gökçek, “1. etapta yer alacak 11 kilometrelik dev kanal etrafında dizilen villalar, kafeler ve benzeri yerler, dinlenme alanları olacak” demişti.
Ayrıntılar netleşmediği için nasıl bir fırsata dönüştürüleceği meçhul ama,
işin içine ‘villalar’ı soktuğunuzda, bu projeyi vatandaş için yaptığınıza halkı nasıl inandıracaksınız? Kafeleri anladık da ‘benzeri yerler’ ne oluyor?
Dedik ya, bu kez farklı birşey yapın.
Yurtdışı seyahat belediye için zor olmasa gerek.
Çok defa gitmişsinizdir ama bu defasında ‘şehir parkları’ için ziyaret edin.
Bir ‘İmrahor’ komisyonu kurun, Amsterdam’a, Lisbon’a, Berlin’e, New York’a, Londra’ya, Bükreş’e, Kiev’e gidin ve buralardaki şehir parklarını bir inceleyin.
Bu parkları gördükten sonra, İmrahor projenize bir daha bakın, içinize siniyorsa yine yapın...
Paylaş