Reina ayarında cevapsız sorular

Pazartesi akşamı, Kızılay’da alkollü restoran işleten bir tanıdığım aradı ve “Çok dertliyiz, bizi dinlemeniz lazım” dedi.

Haberin Devamı

İş çıkışı buluştuk. Konur Sokak ve çevresinde alkollü mekanları olan beş işletmeci daha masamızdaydı. Mekan ve işletmeci isimlerini veremiyorum çünkü bundan sonra görmeleri muhtemel baskıların da sorumlusu olmak istemem. Zaten, Kızılay çevresindeki bütün alkollü mekan işletmecileriyle ortak hareket ediyorlar ve dertleri de aynı: “Ankara Valiliği’nin alkollü işletmelere getirdiği özel güvenlik bulundurma zorunluluğu.”

* * *

Valilik, İstanbul’da yılbaşında Reina’ya yapılan saldırının ardından Ankara’da güvenliği sağlamak adına böyle bir karar almıştı. Uygulamaya ilişkin kafalarında bir sürü soru işareti bulunan işletmeciler, bunlara yanıt arıyor.
Kendileriyle görüşülmediğini, fikirlerinin alınmadığını belirten işletmeciler, en başta Vali Ercan Topaca’nın şu soruları yanıtlamasını istiyor:

Haberin Devamı

* İstanbul’da gerçekleşen bir saldırının faturası neden Ankara’ya çıktı? Üstelik uygulama, saldırının yaşandığı İstanbul’da söz konusu değilken neden Ankara?

* Hangi kriterler dikkate alındı? Kriter, kalabalık mekânlar mı, yoksa mekânların alkollü olması mı? Örneğin aynı sokakta aynı kapasiteyle yan yana hizmet verdiğimiz bir kafe bu uygulamadan neden muaf?

* Kızılay’da aynı anda 500’ün üzerinde kişiye hizmet veren kahveciler var. 5 katlı bir simitçi var. Bu tür kalabalık mekanlar terörün hedefi değil mi?

* Kapıya koyacağımız güvenlikler silahsız olacak. Reina’da kapıda silahlı bir polis olmasına karşın saldırı önlenememişken bu tür saldırıların silahsız bir güvenlikle nasıl önlenebileceği düşünülüyor?

* Konur, İnkılap Sokak ve çevresiyle Sakarya Caddesi’ni düşünün. Her mekanın önünde bir X-ray cihazı ve güvenliğin olması insanlarda daha fazla güvenlik kaygısı oluşturmaz mı?

* İnsanlar sokağa çıksın diye “Hayatına Sahip Çık” kampanyaları yürütülüyorken, ATO, Ankara’da sokaktaki ticari hayatı canlandırmak için Alışveriş Festivali yapıyorken, bu uygulamanın birçok işletmenin kapanmasına sebep olacağının farkında değiller mi?

BİZE KARŞI YILDIRMA POLİTİKASI YÜRÜTÜLÜYOR

Kendilerine yönelik bir yıldırma politikası güdüldüğünü iddia eden işletmeciler, bazı polislerin mekânlardaki kimlik kontrolü uygulamasını taciz boyutuna vardırdığını iddia ederken diğer yandan da yetkililerin kendilerini gazinocu ve pavyoncularla karıştırmasından dert yanıyor. Ankara Ticaret Odası’nda da seslerini duyuramadıklarını çünkü, bağlı bulundukları komitede lokantacıların hakim olduğunu belirten işletmeciler, “Bizim sıkıntılarımız burada da gündeme gelmiyor” diyor.

Haberin Devamı

PALANDÖKEN'İN KAPISINI ÇALDILAR

Biraraya geldiğimiz işletmeciler, aynı gün dertlerini TESK Başkanı Bendevi Palandöken’e de anlatmış. “Ülkemizde yaşanmakta olan ekonomik durgunluk dolayısıyla en çok etkilenen faaliyet alanlarından biri de yeme-içme sektörü oldu. Lokantalar boş kalmakta, düşen iş kapasitesi, artan maliyetlerden dolayı çalısan maaş, SGK, vergi gibi ödemelerini yapmakta çok büyük güçlük çekiyoruz” diyen işletmeciler, Palandöken’den bir adım atmasını istemiş. Kızılay esnafı şimdi, İçişleri Bakanı’yla görüşeceğini ve soruna bir çözüm bulmaya çalışacaklarını belirten Palandöken’den olumlu bir haber bekliyor.

Yazarın Tüm Yazıları