Hatırlatalım, Çankaya Belediyesi burada çalışma başlatmış, Büyükşehir de “Sen dur hele, buralar benden sorulur” deyince, cadde aylarca toz toprak içinde kalmıştı.
Bir zaman sonra insafa gelindi de Selanik, kaldırımına kavuştu.
Fakat, “Derdimiz bitti” diye sevinen Selanik esnafı, ‘küçük’ birşeyi unutmuştu.
Suyu...
* * *
Selanik’e kaldırım getirenlerin, “göleti de ikramımız olsun” fikrinden midir? yoksa “Eğim de ne ki, döşe gitsin” deyişinden midir bilinmez, ilk yağmurla gidere gitmesi gereken sular, gider yerine göl oldu dükkanların içine aktı.
Güvercinleri de geldi, bir tek kuğusu eksik kaldı Selanik’in...
Sadece yanından geçerken ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz ki; tahminimizde de yanılmıyoruz.
Tozu dumana katmış bir halde seyreden aracın, kamyonet ya da bir halk otobüsü veyahut da dolmuş olduğunu görüyoruz.
Ve yanından geçip gidiyoruz.
Şikayet etmek aklımıza gelmiyor, çünkü o anda bize bir ‘zarar vermiyor’.
* * *
“Bu arada şikayet edilince, gerekli işlem uygulanıyor mu? Söz konusu aracın ‘10 numara yağ’ ve benzeri bir yakıt türünü bir daha kullanmaması için caydıcırı bir ceza veriliyor mu” derseniz yanıtı “Belki de” olur ki; rakamlar da böyle diyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürü Banu Aslan, Ekim ayında yapılan dentimlerde basına demeç verirken, “Son iki ayda bin 400’ün üzerinde araç denetlendi” demişti. Bu denetimler sırasında da 10 numara yağ kullandığı tespit edilen araca bin 750 lira para cezası kesildiği duyurulmuştu.
* * *
Günlerdir ‘bir kaşık suda’ çıkartılan fırtına karşılıklı açıklamalarla devam ediyor.
Hatırlayalım, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Twitter hesabından “ODTÜ’de restoran için ağaç kesiliyor” iddiasında bulunmuş, ODTÜ yetkilileri de yapılan kesim ve budama işleminin Orman İşletme Müdürlüğü kontrolünde yapıldığını açıklamıştı.
* * *
Pazar günkü gazetemizde, arkadaşımız Oğuz Demir’e konuşan Gökçek, iddialarını ayrıntılı bir şekilde sıralamıştı.
Dün sabah da, ODTÜ Rektörü Ahmet Acar’la biraraya geldik. İddialara, bize gösterdiği bir tutanakla yanıt verdi. Acar’ın yanıtıyla ilgili ayrıntıları haberimizde okuyacaksınız.
Ancak, ‘kısırdöngü’ halinde süren bu suçlamaların ‘iftira’ mı yoksa ‘yerinde’ mi olduğu noktasında en net açıklamayı en başından itibaren Orman İşletme Müdürlüğü yapabilirdi.
* * *
Gökçek, kesim işlemi için mutlaka Orman İşletme Müdürlüğü’nden bir izin yazısı alınması gerektiğini söylerken, ODTÜ yetkilileri de zaten Orman İşletme Müdürlüğü’ne gerekli yazıların yazıldığını, bakanlıktan gelen yetkililerle kesim işleminin tutanak altına alındığını, dolayısıyla kendilerine tekrar bir izin yazısının gelmesine gerek kalmadığını savunuyor.
Kentin ortasında, canım 45 bin dönüm araziyi ağaç dikerek ‘hiç’ ettiği için, emsal emsal yükselecek binalara ve müteahhitlerin cebine girecek ‘yeşil yeşil’ dolarlara engel olduğu için ODTÜ ‘yeşil’ katilidir!
Ne gerek var bu kadar mücadeleye?
Her şey zaten bir ODTÜ’lünün başının altından çıktı ve basit bir alıç ağacıyla başladı.
* * *
Hatta belediye meclisi, peyder pey kararlar alacağım diye uğraşmasın, “Ankara’da bütün cadde ve sokaklar ücretli otopark olmuştur” kararı çıksın, bir kerede kurtulunsun.
Bu arada sevgili vatandaş, sakın yanlış anlama.
Belediyenin senin vereceğin 5’er liralarda gözü yok! Kâr amacı da yok! Tamamen senin can güvenliğin için!
En azından kararın gerekçe gösterildiği İçişleri Bakanlığı genelgesinden öyle anlıyoruz.
Ne diyor genelgede?
“Görevli olmayan bazı kişilerce cadde ve sokaklar ile meydanlarda gelişigüzel otopark yerleri oluşturulduğu ve araçlarını park eden şahıslardan zorla ücret alındığı, ücret ödemeyen vatandaşların araçlarına zarar verildiği ve tehdit edildiği anlaşıldığından tedbir alınmasının talep edildiği” diye devam ediyor.
Yani, kentlerde güvenliği sağlamakla görevli kolluk kuvveti, güvenliği sağlayamadığını itiraf ederek, “Önlem al da nasıl alırsan al” diyor.
O da kâfi gelmemiş, bizlere bülten gönderip, “Kızılcahamam Belediyesi’ne hediye edilen araçlar, kesilen kurban ve dualarla hizmete sunuldu” demiş.
* * *
Bu arada, bültene, ‘2014 model sıfır kilometre Toyota Corolla 1.4D 4D Advance otomobil’ notunu düşmeyi de unutmamış.
Belli ki Muhittin Başkan, yeni otomobiline kavuştuğu için pek bir mutlu olmuş. Sevinmekte haksız sayılmaz bizce.
Koskoca belediye başkanı, 5-10 yıllık arabaya biniyordu ki; yakışmazdı kendilerine.
* * *
5-10 yıllık araç derken, Melih Gökçek’in yalancısıyız bu arada.
Dört kişi, iki kadını parkın ortasında alıkoyduktan sonra dövüyor ve bu olayın görüntülerini internette paylaşırken, ‘yakalanır mıyım’, ‘başıma iş gelir mi’, ‘hakkımda dava açılır mı’ diye en ufak bir kaygı duymuyorsa, Adalet, Aile ve İçişleri bakanlarından başlayarak, vekilinden savcısına, emniyet amirinden polis memuruna kadar herkesin ‘suç ve ceza’ sistemini sorgulaması gerekiyor.
İşlenen suç, görüntülerle ayan beyan ortadayken Emniyet önce Hürriyet muhabirine "Haklarında şikayet olmadığı için işlem yapamayız" diyor ve sosyal medyada çığ gibi büyüyen tepkiler sonrasında ‘bizahmet’ harekete geçiyorsa, Hasan Kütük’le arkadaşlarının nereden cesaret aldığını anlıyoruz böylece.
Peki kadın cinayetleri, kadına şiddet ülkenin kanayan yarası haline gelmişken, emniyetin olaya sıradan adi bir olay gibi yaklaşması doğru mu? İlle de kızların şikayetini mi, olayın infiale dönüşmesini mi beklemesi gerekiyor?
Bu kentte hiç mi aklı başında bir savcı ya da emniyet amiri yok?
Kamu adına bir soruşturma açmak çok mu zor?
Önceki geceden beri, Ankara’dan onlarca kişi Emniyet’e bu görüntüleri dayanak göstererek, ihbarda bulundu.
Görüntülerde ne suç ararsan var: "Kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma, darp, psikolojik işkence, özel hayatı gizliliğin ihlali."
Ancak, bu davanın konusu diğerlerinden farklı.
Sadece bir ‘ihmal’in, bir ‘kaza’nın ve bir ‘cinayet’in davası değil.
Söz konusu dava, bisikletiyle trafikte can veren Hasan Berk Baysal’ın olduğu kadar, bu kentte güvenli şekilde bisiklete binebilme özgürlüğüne kavuşmak isteyen çevrecilerin verdiği mücadelenin de davası.
Baysal, 6 Temmuz günü katıldığı bir turun ardından bisikletiyle Konya Yolu’ndan evine dönüyordu.
Kendi başına alabileceği tüm önlemleri almıştı.
Işıklı yeleği de vardı üstelik.
Bu kentin belediyesi, Baysal’a gideceği yolda özel bir bisiklet şeridi ayırmazken, o yine de ‘emniyetli’ şekilde yolun sağından gitmeye çalışıyordu.