Paylaş
28 Şubat yıldönümü yurtta, yavruvatan Kıbrıs'ta ve hatta dış temsilciliklerde coşkuyla kutlandı...
Tam da aynı gün, sanki 28 Şubat'tan ilham alınmış gibi, Avusturya'da seçim galibi ırkçı lider Jörg Haider baskılara dayanamayıp istifa etti.
Göğsümüz kabardı netekim... ‘‘Bir Türk cihana bedel’’ dediğimizde inanmayan gafiller çıkardı, oysa gerçek kabak gibi ortada:
- Yurtta 28 Şubat, cihanda 28 Şubat...
Biz modelimizi ihraç ettik.
Gerisi artık bağımsız Viyana adliyesinin meselesidir.
Yani Özgürlükçü Parti'yi kapatıp Jörg Bey'i yasaklı mı ilan ederler... Yoksa birkaçını tutup kulağından içeri mi atarlar... Tabii ki biz bilemeyiz, içişleridir, karışamayız zaten, ayıp olur muhterem.
Ama naçizane tavsiyemiz, Avusturya'nın Carinthia mıntıkasında valilik yapan Jörg Bey'in icraatını dikkatle izlesinler.
Bölücü, yıkıcı faaliyetlerde bulunursa gözünün yaşına bakmasınlar... Bunlar yılan gibidir, başını erken ezsinler.
* * *
İsterseniz bu minvalde devam edelim... Türkiye ve Avusturya'nın ortak mazisinden kaynaklanan benzer noktalarını bulup çıkaralım. Araştırmacı gazeteci sıfatıyla vicdanınızı pansumanlayalım.
Ama bilin ki gerçek öyle biraz falan değil bayağı farklı...
Eğer gerçeği dinlemek istiyorsanız...
Türkiye ve Avusturya'nın 28 Şubat'ları arasındaki tek benzerlik, her iki ülkedeki seçim galibi partilerin hatalarından ibaret...
Türkiye'de Refah, Avusturya'da Özgürlükçü Parti, demokrasinin ilk kuralını çiğnedi. Uzlaşma aramak yerine, Türkiye'de din, Avusturya'da etnik tabanda ayrımcılığa gidildi, açıkça bölücülük yapıldı.
‘‘Bizden olmayan Müslüman değildir’’ söylemi, aralarında bu satırların yazarının da bulunduğu seçmenleri isyan ettirdi, rejimin bekçisi Türk Silahlı Kuvvetleri'yle aynı çizgiye itti.
Türkiye'nin talihsizliği, devlet refleksiyle başlayan ve toplumda destek bulan 28 Şubat sürecinin siyaseten son derece acemice idaresidir.
Siyasi yozluğa tepki duyarak Refah'a oy veren milyonlarca seçmenin yeniden sisteme katılımı gecikti, ‘‘emir demiri keser’’ mantığı işledi.
Özetle demokrasi düşmanı bir siyasi söylem mahkûm edilirken demokrasi de yara aldı... (Ama en azından bu kez Parlamento açık kalabildi. Bu kadarının bile ne nimet olduğunu genç kuşakların anlaması zordur.)
* * *
Eğer Türkiye'deki 28 Şubat sürecinde iç dinamiklerin ‘‘belirleyici’’ olduğunu kabul edersek, Avusturya ile en temel farkın altını çizmiş oluruz.
Çünkü seçimde yüzde 27 oy toplayan Jörg Haider'in partisi, ırkçılığa karşı cephenin ülke genelinde sokağa dökülmesiyle mutlaka yıprandı.
Ama Haider iç muhalefete değil, Avusturya'nın parçası olduğu bütüne, Avrupa mirasına ve ortak hafızasına yenik düştü.
Biz meselemizi Misak-ı Milli içinde çözdük... Avusturya'nın 28 Şubat'ı sınırsız ve devletlerüstü bir mekanizmanın eseriydi.
Ve bu pencereden bakınca... HADEP'li belediye başkanlarını ‘‘Avrupa'da Türkiye'yi sattılar’’ gerekçesiyle içeri atanların, Avusturya örneğinden medet ummaları siyasi aczin hazin örneğidir.
Paylaş