Paylaş
TÜSİAD Genel Kurulu'nda Bayındır Holding sahibi Kamuran Çörtük'ü etik mahkemede yargılayan işadamlarını izlerken sanki yıllar öncesine döndük...
1980'li yılların başları... Askeri idare günlerinde TÜSİAD üyelerinden bırakın siyasi yorumu, ekonomik bilgi almak bile hayaldi...
Derneğin o tarihteki Yönetim Kurulu Başkanı rahmetli Ali Koçman'a, sadece güvendiği birkaç gazeteciye o da birkaç satırlık resmi açıklama yaptığı için demokrasi ve cesaret abidesi gibi bakılırdı...
İş dünyasının lobi örgütü, Türk ekonomisinin kabuk değiştirdiği, üyelerinin bilgi-görgü ve tecrübelerine en fazla ihtiyaç duyulduğu günlerde ne yazık ki sessiz kalmak zorundaydı. Tıpkı siyasi partiler veya işçi sendikaları gibi...
* * *
Askeri dönem bitti, sivil hükümetler geldi. Türkiye değişirken TÜSİAD da ayak uydurmaya çalıştı. İlk değişim yaş profilinde gözlendi.
Yaşlı ve ünlü patronlar TÜSİAD yönetimini ikinci kuşağa, hatta profesyonel yöneticilere emanet etti.
Anlayış değişikliğinin kamuoyuna yansıması gecikmedi. Çünkü yaşlı ekol, tabir yerindeyse kapalı kapılar ardında iş görmekten yanaydı. İsimlerinin resimlerinin gazetelere çıkmasından hoşlanmaz, sessiz ve derinden giderdi.
Oysa genç patronlar, dışa açılan Türk ekonomisinde ağırlıklarını korumak için farklı ittifaklar peşine düştü...
TÜSİAD önce medyaya açıldı. Ardından politikacılarla, yabancı devlet adamlarıyla, işçi sendikalarıyla diyaloğa geçildi...
Yıllarca sadece ekonomik içerikli raporlar yayınlayan derneğin eğitim, demokratikleşme hatta MGK gibi hassas konulardaki araştırmaları kamuoyunda tartışmaya açıldı... Türkiye'nin AB üyeliği için işadamlarının Avrupa başkentlerinde kapı kapı dolaşmaları garipsenmez oldu.
* * *
Özetle TÜSİAD iş dünyasının lobi teşkilatı olmaktan çıkıp, sivil toplum örgütü hedefine doğru hızla yöneldi. Ve doğaldır ki kamuoyunun sivil toplum örgütüne dönük ahlaki beklentilerden nasibini aldı.
TÜSİAD'ın ‘‘Kapalı kapılar’’ politikası izlediği günlerde kimsenin haberdar olmadığı, aslında pek de ilgilenme ihtiyacı duymadığı konular kamuoyu önünde tartışılır hale geldi. Tıpkı Kamuran Çörtük için etik mahkeme kurulması örneğinde olduğu gibi...
Düşünün ki, geçmiş genel kurul toplantıları başkanlar konuştuktan sonra basına kapatılan TÜSİAD dün Çörtük hakkındaki kararın oluşum sürecinin CNN-Türk ekranından canlı yayınlanmasına izin verdi.
Kamuran Çörtük'ün kendisini savunması... Dernek Haysiyet Divanı üyelerinin, eski başkanların ihraç kararının lehinde ve aleyhindeki konuşmaları sansürsüz kamuoyuna ulaştı...
* * *
Maksadımız Kamuran Çörtük'le ilgili kararı yeniden tartışmaya açmak değil... TÜSİAD'ın geçmişte de benzer kararları vardır...
Halil Bezmen, Engin Civan veya üyelik aidatlarını ödemediği için ilişkisi kesilen Özer Çiller gibi... O yüzden dikkat çekmek istediğimiz asıl konu, TÜSİAD'ın giderek şeffaflaşmasının gücüne katkısıdır.
Çünkü toplum adına konuştuğu iddiasını taşıyanların gizli gündemi olamaz. Çamaşırlarını toplum önünde yıkamak zorundadır.
TÜSİAD karar yönteminin siyasi partilere örnek olmasını dileriz.
Paylaş