UZAN Ailesi'nin başına gelene yasal ve vicdani açıdan karşı çıkmak mümkün değil ama sevinip bayram etmek de içimizden gelmiyor... Çünkü;
1) Türkiye'de ‘‘patron gitse de şirket yaşar’’ örneği ne yazık ki fazla değil. Muhtemelen yüzlerce beyaz veya mavi yakalı çalışan işsiz kalacak, şu veya bu Uzan şirketinden hizmet alan tüketici mağdur olacak.
2) Uzan ‘‘siyasi lince uğradım’’ edebiyatı yapacak, hükümet tersini anlatmaya uğraşacak. Uzan medya gücü de hesaba katılırsa siyasi zeminin akacak kan ve dökülecek gözyaşı ile iyice kayganlaşacağı muhakkak gibi.
Ne kadar üzülsek de Uzan mağdurları için kimsenin hazır çözümü yok. Ama Uzan ile hükümet arasındaki propaganda savaşında saf tutmadan ve fakat gerçekleri de kaçırmadan izlemek imkánsız sayılmaz. Yeter ki önününüze yanıt diye konulanlarla yetinmeyin, sorgulamayı bilin!
* * *
Uzan Ailesi'nin savunma söylemi belli:
- Çukurova ve Kepez'e haksız yere el konuldu. Tasarruf sahibi paniğe kapılıp bankaya koştu. O yüzden ödeme güçlüğüne düştük. Mesele siyasi...
Uzan'ın ismini andığı her şirketiyle ilgili ve şaibeli anımız olmasa keşke... Örneğin;
Uzan Ailesi, Çukurova-Kepez'de yönetimi ele geçirme kavgası verirken rakibi Sabancı'ya her akşam nerede sövüldü?
Star Ana Haber Bülteni'nde!
Yine Çukurova-Kepez'deki küçük tasarrufçunun gasp edilen hakkını korumaya çalışmaktan başka suçu, günahı olmayan dönemin SPK Başkanı Ali İhsan Karacan'a ve hatta ailesine kamera infazını kim reva gördü?
Yine Uzan Ailesi'nin TV kanalı.
Kaynağı bugüne kadar belli olmayan söylentilerle İmar Bankası'ndan mevduat çekilişi yaşandığında kim kazandı, kim kaybetti?
Mevduatın vadesini bozunca yüksek faizden olan mudiler kaybetti, Uzan Ailesi kazandı tabii ki ne sanıyorsunuz!
Örnek çok, yerimiz az. Ama şu kadarına herhalde Genç Parti seçmenlerinin dahi itirazı olamaz ki, Uzan Ailesi'ne mağdur rolü pek yakışmıyor.
Medya-siyaset-ticaret şeytan üçgeninde hormonla büyüyen, zora düştüğünde adalet meleğini bile baştan çıkarmayı beceren Uzan'ın siyasi linçten şikáyeti hiç inandırıcı gelmiyor.
* * *
AKP'ye gelince... Uzan Ailesi'nin üzerine gittikçe gördüğü teveccühten cesaretlendi, mahallenin kabadayısı pozunu fazlasıyla benimsedi.
Oysa baktığınızda;
Çukurova-Kepez'e el koyan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu.
İmar Bankası'nın tasfiye kararını alan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu.
Yani her iki kararın altında da AKP'nin ilk fırsatta kurtulmaya çalıştığı bağımsız kurulların imzası var.
Daha açık ve doğrusu, Uzan Ailesi'ni ne içinde yetiştiği medya-siyaset-ticaret bataklığı boğdu, ne de AKP rekabeti.
Uzan'ın hakkından IMF yasaları geldi, böyle biline!
Ve kavganın taraflarını bu eksene göre tarif edersek;
Cem Uzan, IMF'ye de, küreselleşmeye de karşı, yediği dayak bu yüzden.
AKP'ye baktığınızda, AB'yi askere karşı sigorta sayıyor, IMF'nin gölgesinde inançsızca yürüyor, o sayede gelen ekonomik düzelmeyi, Uzan operasyonunu kendi marifeti sanıyor.
Son soru: Bu kavgada taraf tutmak hakikaten lazım mı?