ANKARA BAŞKENTTE "irtica yükseliyor" analizini AKP ile irtibatlama mantığı ekonomik.
Deniliyor ki, "AKP kendi zenginini yaratıyor, İslami sermaye yükselişte. Tehlike çok büyük!"
Cumhuriyet’in genetik şifre ve mirasında yer alan bu korkuyu yok sayamayız.
Haklı-haksız tartışmasını birkaç satır öteleyerek bu refleksin metne nasıl geçtiğine bakalım:
1) Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, geçen hafta başında "Dünyada yaşanan devrimlerin büyük bölümünün kaynağı ve dayanağı olan güçlü, entelektüel ve ulusalcı sosyoekonomik kadroların Türkiye’deki varlığından bugün de söz edilebilir mi?" diyerek soru formatında dile getirdiği yakınmayı hatırlayın.
2) Sonra Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu’nun, birkaç gün sonra "Atatürkçülük milliyetçiliğinin karşıtı ümmetçilik, şeriat taraftarlığı, emperyalizm ve evrensel kapitalizmdir" çıkışını üstüne ekleyin.
3) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Meclis’e veda konuşmasında "Küreselleşme adı altında uluslararası tekelci sermayenin iç pazarı ele geçirmesinin ekonomiye zarar vereceği gözden uzak tutulmamalı" dediğini de unutmayın.
Askeri dille ifade edersek; Mavi (dost) kuvvetler milli burjuvazi, Kırmızı (düşman) kuvvetler ümmetçi/işbirlikçi bujuvazi olarak tarif edildi.
* * *
Önce karargáhta yanıt arandığını varsaydığım bir soruyu rakamlarla tartışalım.
İslami sermaye ne kadar büyüdü, örneğin TÜSİAD’la boy ölçüşür hale geldi mi?
Peşinen söyleyelim, TÜSİAD ile MÜSİAD kıyas bile kabul etmez.
TÜSİAD’ın birkaç yüz üyesi, milli gelirin yaklaşık yüzde 35’ini yaratıyor.
Büyük şirketlerin cirosu 100 milyar dolara yaklaşıyor.
Buna karşılık Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) 2 bin 600 üyesi ve 8 bin şirketiyle ürettiği değerin büyüklüğü ne kadar biliyor musunuz? Sadece 30 milyar dolar veya milli gelirin yüzde 10’u.
Demek ki Cumhuriyet’in sermaye birikimi, kamuoyunda şakayla karışık "Müslüman İşadamları Derneği" olarak anılan ve yükselen Anadolu zenginini temsil eden MÜSİAD’ı üçe katlıyor.
* * *
Mutlak büyüklüğü bir kenara not edip AKP iktidarında kimlerin palazlandığına da bakalım.
Biliyorsunuz TÜSİAD üyesi büyük şirketler çoğunlukla halka açık.
Dolayısıyla borsa değerinden yola çıkarak patronlarının servetini hesap etmek mümkün.
İMKB’deki şirketlerin 2001 krizinden sonraki değeri yaklaşık 40 milyar dolardı.
Bu rakam Avrupa Birliği müzakere sürecinde dört katına çıktı, 160 milyar doları buldu.
Son piyasa türbülansına rağmen bu rakam 120 milyar doların altına düşmedi.
Yani büyük patronlar, AKP iktidarında en az 3 kat zenginleşti!
AKP, Ali Dibo marifetiyle yandaşlarına kaynak aktarmadı demiyoruz.
Ama genele bakıldığında MÜSİAD üyesi KOBİ ve orta/küçük boy şirketlerse hükümetin yüksek faiz/düşük kur politikasıyla kan kaybetti, küçüldü, istihdamı azaldı.
(MÜSİAD profili için referansım Orgeneral Fevzi Türkeri’nin 28 Şubat brifingleridir. 10 yıl önceki tespite göre İslamcı patronların yüzde 60’ının serveti 6 milyon doların altındaydı.)
* * *
Son olarak yükselen küresel sermaye karşıtlığına gelirsek... Sanırım OYAK’ın Renault ve Axa gibi yabancı ortakları bu korkuya en iyi ilaçtır! Türkiye, küresel ekonomiye ve AB demokrasisine entegre oldukça ayrılıkçı terör ve irtica heveslileri azalacaktır.