Enis Berberoğlu: Türkiye'deki İran uyuşturucu ittifakı

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

BU köşede yaklaşık bir ay kadar önce ‘‘Türkiye ve İran'daki uyuşturucu çetelerinin sınır ötesi ittifak kurduğu’’ kuşkusunu gündeme getirdik, iki somut sonucu oldu:

1) İçişleri Bakanlığı, hem MİT'e, hem de İran Gizli Servisi'ne çalışan İranlı iki uyuşturucu kaçakçısının polis kıyafetli bir ekip tarafından kaçırılıp öldürülmesine ilişkin dosyayı tozlu raflardan indirdi, yeniden soruşturma açtı.

2) MİT'in eski yöneticilerinden Mehmet Eymür, ABD'de açtığı internet sitesinde (www.atin.org) bu cinayetlerle ilgili çok çarpıcı iddiaları altı ayrı başlık altında kayda geçirdi.

* * *

Mehmet Eymür'ün iddialarıyla ilgili temel sorun, aktardığı ayrıntılı bilgilerin doğruluk derecesini sadece gazeteci sıfatıyla tahkik imkánımızın son derece sınırlı olmasıdır...

Çünkü Eymür'ün kaynakları devletin -ulaşmamız mümkün olmayan- gizli arşivleridir... Dolayısıyla Eymür'ün sitesinde açıkça itham ettiği güvenlik birimleri ile yöneticilerini veya politikacıları ismen bu köşeye aktarmakta büyük sakınca görüyoruz. Ancak bu ihbarları ciddiye alarak harekete geçen bir cumhuriyet savcısı çıkmamasını da garipsiyoruz.

* * *

Mehmet Eymür'ün sitesinde yer alan son iddianın kaynağı hem aleni hem de hayli ilginç... Eymür, Asgar Smitko ve Lazım Esmaeili'nin kaçırılıp öldürülmeleri konusunda PKK'ya yakın bir yayın organı olan Özgür Ülke'den alıntı yapıyor.

Özgür Ülke'nin 25 Ocak 1995 tarihli yayınında cinayetler PKK adına üstleniliyor: ‘‘Doğu Kürdistanlı Asker Tahiroğlu (Asker Simko) ve Nazo ya da Lazo lakabıyla bilinen Zeya Nazım isimli kişilerin Kürt işadamlarının öldürülmesine karıştıkları ve Kürt örgütleri ile PKK'nın arasını açmaya çalıştıkları gerekçesiyle 14 Ocak günü İstanbul'da ARGK metropol timleri tarafından öldürüldüğü bildirildi.’’

* * *

PKK yayın organı gazetenin haberinde Uğur Mumcu'nun ismi de geçiyor:

‘‘Babası öldükten sonra Asker'in işleri daha iyi gitmeye başlamıştı. İstanbul Ataköy'de villa sahibiydi. Aksaray'a takılıyordu. Aksaray'a takılan sadece o değildi. Şahçı birçok İranlı, butik, otel açmış, bu işi yürütüyorlardı. İş karışıktı. Hem uyuşturucu, hem gizli örgütler, hem sahte pasaport hem de kan. MİT'ten bazıları, bu şebekeyi gazetecilere sızdırdı. Gazeteciler, MİT'ten bazı kişilerin yardımıyla kapsamlı bir dosya hazırladılar. Gazeteler dosyada yazılanlardan ürktü ve bu dosya yayınlanmadı. Bunun üzerine gazeteciler 1989 ve 1992 yılında iki dosyayı Uğur Mumcu'ya verdiler. Çünkü şebekenin koruyucuları arasında bazı polis ve politikacıların adı geçiyordu.’’

Aynı haberde, dönemin başbakanı tarafından ‘‘PKK'ya yardım eden işadamlarının isimlerini biliyoruz’’ diye ilan edilen listenin Smitko'nun yardımıyla hazırlandığı iddiası da yer alıyor.

* * *

Mehmet Eymür bu alıntıları yaptıktan sonra, ‘‘Evet, Özgür Ülke, Asgar Smitko ve Lazım Esmaeili'nin ARGK metropol timleri tarafından sorgulanıp öldürüldüğünü iddia ediliyordu’’ diyor ve hemen soruyor: ‘‘Öldüren belli, kaçıran kim?’’

Eymür'ün bu soruya bulduğu tüyler ürpertici yanıtı yorumsuz aktarmakla yetiniyoruz: ‘‘Yazıda eksik olan, ARGK timlerinin iki İranlı'yı ne şekilde ele geçirdiğiydi. İki İranlı polis bağlantılı bir grup tarafından kaçırılmış ve önceden yapılan bir anlaşma gereği PKK ile bağlantılı başka bir gruba teslim edilmişti. Her iki grup arasındaki bağ, uyuşturucu kaçakçılığı dolayısıyla kurulmuş olmalıydı.’’

Türkiye'deki İran bağlantılarını çözmeden Uğur Mumcu'nun katillerini yakalamanın neden mümkün olmadığını şimdi daha iyi anladınız mı?

Yazarın Tüm Yazıları