Paylaş
YER Ankara İkinci Ağır Ceza Mahkemesi...
Tarih: 24 Ekim 2000, sabah saatleri.
Alt katta HADEP davası var, üst katta devletin müsteşarı, müsteşar yardımcısı, idare başkanı... Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar, Gümrük Müsteşarı Nevzat Saygılıoğlu, Hazine Müsteşar Yardımcısı Ayşe Dönmezer ihale yolsuzluğu suçlamasıyla ifade için sıra bekliyor...
Bu üç bürokratın adliyeye düşmesine sebep, Telekom Yönetim Kurulu üyeleri olmaları. Kurumun jeneratör alımında davet usulüyle ihale düzenlendiği gerekçesiyle, tek müfettiş raporuyla, savcılığın ifadelerine başvurmasına dahi gerek duyulmadan yargı önüne çıkıyorlar.
(Meraklısına dipnot: Suçlamaları kabul etmeyen bürokratlar, kurumun 1987 yılından bu yana aynı usulle ihaleye çıktığını, bu konuda Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir döneminde iki kez teftişten geçtiklerini hatırlatıyor.)
* * *
Bürokratın kaderine bakın ki, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün tek müfettiş raporuna dayanarak suçladığı Uğur Bayar sabah saatlerinde mahkemede kendisini savunuyor... Ardından makamına dönüp Telekom İhale Komisyonu Başkanı sıfatıyla yabancı yatırımcılara karşı Bakan Öksüz'ün -kimsenin anlam veremediği- açıklamalarını savunmak zorunda kalıyor.
Telekom'u kümes, alıcıyı tilkiye benzetmek mi isterseniz... Kabine arkadaşını ‘‘müşteri ağzıyla konuşmakla’’ suçlamak mı, ne isterseniz var.
Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, cumhuriyet tarihinin en büyük ve stratejik ihalesini Keloğlan hikáyesine çevirmeyi becerdi. Telekom ihalesi iç ve dış piyasalar açısından kritik test sayılacaktır. Çünkü;
1) Telekom, kamunun ve siyasilerin elden çıkardığı en büyük kurum (arpalık?) olacak. Geçen yılki performansa bakıldığında hem gelir sağlanan hem de kontrolü kamuda kalan TÜPRAŞ satışı kimseyi rahatsız etmedi. Satılan birkaç sigorta şirketi de öyle... Yabancıların Telekom'u hükümetin (Türkiye'nin) niyet testi sayması bu yüzden.
2) Telekom satışı zaten yeterince gecikti. Uluslararası piyasalarda telekom hisseleri düşüyor, teknoloji geliştikçe Türk Telekom'dan gelir beklentisi geriliyor. Kurumda partizanca doldurulan binlerce kadro olduğu söylentisi taliplerin cesaretini kırıyor. (Tansu Çiller zamanında biçilen 20 milyar dolarlık değeri şimdi bulmak mümkün mü?)
3) Telekom'u devletten daha iyi yönetecek ve uluslararası rekabete açacak stratejik ortak bulunmadan halka arz, aslında tasarrufçuyu kandırmak anlamına gelecektir. Küçük tasarrufçu ancak daha iyi işletilen ve değeri artan Telekom ortaklığı sayesinde kazanır.
* * *
Lafı uzatmanın álemi yok. Telekom'un nasıl -ve acilen- satılması gerektiği ortada... Hisse oranı bile önemli değil, yeter ki yönetim hakkı satın alana, bu kuruluşa milyarlarca dolar ödeyene devredilsin...
Bu operasyona bir siyasetçi iki nedenle karşı çıkabilir:
1) İdeolojik katılığı nedeniyle,
2) Kurumdaki kadrolaşma keyfini sürmek amacıyla.
Her iki neden de siyasi hayatı olmasa bile devlete hizmet kariyerini bitirmeye yeterlidir... Merakla 5 Kasım'daki MHP kongresini bekleyeceğiz.
İki yeğen
BU satırlar kaleme alındığı saatlerde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer doğum yeri Afyon'u ziyaret ediyordu. Cumhurbaşkanı'nı takip eden CNN Türk muhabiri Kemal Yurtyeri, Sezer'in akrabası bir simitçi buldu...
Yeğeni Cumhurbaşkanı kenti ziyaret ederken sokaktaki simit tezgáhında geçimini sağlamaya çalışan Önal Efe'yi görünce, ‘‘Bir yakını mühim adam diye ticaret yapmak ayıp mı, acından mı ölsün’’ muhabbetinin ne kadar ayıp, arabesk ve abes kaçtığına bir kez daha iman ettik. Onuncu Cumhurbaşkanı'nın farkı sanki ayna gibi, kimileri baktıkça rahatsız oluyor.
Paylaş