Tek taşla çok kuş vurulmaz

KEŞKE bir mucize gerçekleşse ve aynı anda;

Hem 46 milyar dolarlık batık banka alacakları tahsil edilse,

Hem Yapı Kredi Bankası’nın mülkiyet sorunu çözülse,

Dahası temiz medya günlerine geri dönülse...

Ama ne yazık ki böyle bir sihirli formül yok. Hepsini teker teker ve öncelik sırasına göre halletmek zorundayız. Eğer tek taşla çok kuş avlamaya kalkar, öncelikleri karıştırırsak... Yolun sonu yine medya-siyaset-ticaret bataklığına çıkacak, bilesiniz!

* * *

Türkiye bugünlere tesadüfen gelmedi. 2001 krizi öncesinde siyasi iktidarlar;

Yurtdışından ucuz döviz getirip Türk hazinesine pahalıya satma lisansını (kimilerine göre banka açma?) sadece yakınlarına verdi.

Bırakın bankayı, kredi kartı bile almaya yetecek itibarı bulunmayan isimler, halkın mevduatını sermaye niyetine ticarette kullandılar.

İktidara borçlarını, medya sahibi olup gazete ve TV kanallarında övgüler düzerek ödemeye çalıştılar.

Krizden geriye 21 batık banka, borçlu şirketler ve yaralı medya kaldı.

* * *

Mevcut hükümet meselenin geçmişinden sorumlu tutulamaz, kabul. Ama bugünü iyi idare ettiğini, yarını doğru planladığını söylemek de zor. Çünkü yazının girişindeki üç hedefi hatırlarsak;

Geçen iki yılda batık bankalardaki kamu alacağı tahsil edilemedi.

Yapı Kredi’deki Mehmet Emin Karamehmet hisseleri satılamadı, dolayısıyla mülkiyet sorunu çözülemedi.

Gazete ve TV’lerin Uzan örneğindeki gibi silah niyetine kullanılması önlenemedi. TMSF medyası satılamadı, Sabah’ın konumu ve sahibi tartışmalı.

Hükümetin öncelikleri doğru sıralamada zorlanması iyi olmadı:

Yapı Kredi hisseleri daha erken ve hatta daha yüksek fiyata satılabilirdi. Böylece Mehmet Emin Karamehmet’in bu bankaya olan kredi borcu tamamen kapatılabilirdi.

Aynı şekilde bugünkü piyasa değeri 10 milyar doları aşan Turkcell’deki Yapı Kredi payı (yüzde 13= 1.3 milyar dolar) elden çıkartılır, tahsilat hızlanırdı.

Medyanın kamu çıkarı karşısında işe yaramadığı somut örnekle kanıtlanır, parayla ölçülemeyecek yarar sağlanırdı.

Oysa bugün gelinen noktada;

Yapı Kredi satışında bu bankaya kamu tarafından atanan yönetim adeta by-pass edildi.

Banka iştiraklerinden Digiturk ve Superonline’ın satışı durduruldu.

Turkcell hisselerinin satışı en az bir yıl ertelendi.

Peki kim kazandı derseniz, kesinlikle kamu değil!

Üstelik dileriz bankayı satın almaya çalışanların talihi, iki yıldır Çukurova ile vardıkları her anlaşmada çırak çıkan kamu otoritesinden daha yaver gider.

* * *

Siyasi öncelik doğru konulmayınca kafa karışır, eksik bilgiyle yanlış hükme zıplanır... Mesela, ‘Karamehmet ve Sabah’ın üzerine gidilirse, medyada tek ve hákim grup kalır, iyi olmaz’ deniliyor. İyi güzel de, acaba bu korku samimi mi? Çünkü bugün medyadaki beş gruptan 4’ü ya fon mülkiyetinde veya fonla irtibatlı, borçlu durumda. Medyada tekelden korkanlar önce fon medyasını satsa daha iyi olmaz mı? Medya işi bu kadar cazipse neden iş dünyası bu şirketlere talip değil?

Ezcümle, etrafınızda tek taşla çok kuş avlamaya kalkanlar varsa... Bilin ki, ‘Cambaza bak cambaza’ misali cüzdanınıza uzanan bir el vardır.
Yazarın Tüm Yazıları