Paylaş
PEŞİNEN söyleyelim, bu yazı taraflı ve o ölçüde çaresiz, pulsuz dilekçedir.
Taraflıdır...
Çünkü orta yaşı aşkın bir avuç babanın, çocukları yaşındaki lise talebeleriyle mezar başında buluşması zaten yeterince güçtür.
Hele kanatlarını beklemeden uçup gidenin, sınıf arkadaşı babaların değil de yine sınıf arkadaşı çocukların safından çıkması ölümün acımasız doğasına bile aykırıdır...
Çaresizdir...
Çünkü ne yazsak çocuğumuzu ve daha önce aynı yoldan geçen iki okul arkadaşını geri getirmez. Hangi harf, cümle acıya devadır.
Ama dilekçedir, muhatabı Alman Lisesi'dir...
* * *
Sayın Hocalarım,
Son birkaç yılda öğrencilerinizden üçünü hazin olaylar zincirinde yitirdiniz... Eminiz ki sizler de, en az o çocukların yakınları ve arkadaşları kadar üzgünsünüz...
Ama daha arkadaşımızın çocuğunu toprağa vermeden herkesi şaşırtan, hatta biraz da ağrına giden ‘‘Ceylan'ın ölümü herhangi bir akım sebebiyle değildir. Ceylan'ın kendi sorunları sebebiyledir’’ sözlerine belki de bu yüzden maksadını aşan anlamlar yüklendi...
Muhtemeldir ki sizler Ceylan'a özenecek diğer çocukları caydırmayı düşündünüz. Ama yakınları neden Ceylan'ı münferit olay saydığınızı anlamakta güçlük çekti...
Zaten Ceylan üçüncü değil ilk kurban olsa ne fark ederdi ki?..
Asırlık okulunuz ancak tüm öğrencileriyle bir bütündür.
Birini dahi kaybetseniz, hepsi tehlikede sayılmaz mı?
* * *
Sayın Hocalarım,
Anlaşılan ‘‘akım’’ konusunda fevkalade hassassınız, çok haklısınız...
Ama artık adı her neyse, malum akımın sizin okuldaki otoritenizi paylaşan bir hiyerarşi kurabildiği endişesi yaygındır.
Zaten akım dediğiniz nedir ki?
Ortak amaç, ortak sırlar, bazen özel-ortak kıyafetten gayrı...
Sizin de işaret ettiğiniz ‘‘kendi sorunları’’ Ceylan'ı bu alternatif otorite karşısında zayıf kılmış olamaz mı?
Böyle bir ihtimalin vahim sonuçlarını hesaba katmış olmanızı, en azından diğer ‘‘kendi sorunları’’ bulunan öğrenciler adına umuyoruz.
Sayın Hocalarım,
Alman eğitimi güçlüyü sever, zayıfı koruyup-kollamayı biraz ihmal eder. Ne var ki okulun sınırları dört duvarda bitmez. Ceylan ve iki çocuğumuzun bizlere öğrettikleri, en az sizlerin resmi eğitimi kadar kıymetlidir. Sakın hafife almaya kalkmayın, olmaz mı?
* * *
Sayın Hocalarım,
Peşinen söyledim, taraflı ve çaresizim...
Çünkü Ceylan'ın kadim baba dostuyum.
Zaten Almanca eğitim veren akraba lisede okurken de pek parlak bir öğrenci sayılmazdım. Dolayısıyla eğer sürçü lisan edip sizleri üzdüysem, hocalarıma ilk kez saygısızlık etmiş olmayacağım...
Ama herhalde siz engin hoşgörünüzle asıl meramımı anladınız.
Bir Ceylan uçtu gitti, başka Ceylan'lar izlemesin...
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Ben henüz 20 yaşına yeni girmiş birisi olarak siyasetle ilgili olmaya çalışıyorum. Özellikle devrim yılları çok ilgimi çekiyor ve okuduğum kadarıyla devrim sağda da, solda da aynı. Bence devrimlerin en büyük özelliği hep kendi evlatlarını harcaması. Hálá devrimi tartışan bir Türkiye bana umut vermiyor, çünkü devrimin sevabını kabul edemiyorum. Şu ana kadar ki devrimler sizce Türkiye'ye faydalı oldu mu, bence hayır. Faydasızlığı kesin olan (bence) bir olayın bunca yıl sonra böyle ilgi görmesi ve hatta bazılarının savunma yazıları yazması beni çok üzüyor. Devrimsiz ve diyaloğun yoğun olduğu bir ülke dileğiyle...’’ (M.A.L)
Paylaş