Paylaş
Tarih 4 Eylül 1993, saat 18.00 suları...
Batman Ayakkabıcılar Çarşısı'nda dolaşan heyet tedirgindi. Bu tekin olmayan kentte karanlığın getireceği tehlikenin bilincindeydi...
Seçmenleriyle vedalaşan DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar hızlı adımlarla parti il merkezine doğru yürümeye başladı... Sonra silah sesleri duyuldu. Yöredeki faili meçhul cinayetleri araştırmak amacıyla Batman'a gelen Mehmet Sincar sekiz kurşunla can verdi.
* * *
Sincar cinayeti de uzun yıllar faili meçhul dosyalar arasında kaldı...
Ama sonra Susurluk kazası meydana geldi, Başbakanlık Teftiş Kurulu karanlık ilişkileri araştırmaya başladı... Ardından Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk Raporu kaleme alındı. Süper müfettişin raporunun kamuoyuna açıklanmasında sakınca görülen sayfalarında Yeşil'in eylemleri sayılırken Mehmet Sincar cinayetine de değinildi:
‘‘İtirafçı Kanat, Mesut Mehmetoğlu ve İsmail Yeşilmen'le birlikte Batman'da milletvekili Mehmet Sincar'ı öldürdü.’’
(Milliyet Gazetesi, 28 Ocak 1998)
* * *
Güneydoğu'da PKK milislerini, örgüte yardım eden uyuşturucu zenginlerini tasfiye ile görevli, devletin kadrolu tetikçisi Yeşil'in Mehmet Sincar cinayetiyle ilgili olduğu iddiası pek yadırgandı denemez...
Ne var ki yaklaşık bir yıl sonra Diyarbakır polisinin ortaya çıkardığı Hizbullah arşivlerinde aynı cinayetle ilgili farklı bilgiler yer aldı:
‘‘Hizbullah operasyonlarında Batman'da öldürülen DEP eski milletvekili Mehmet Sincar'ın katillerinin de belirlendiğini söyleyen Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, milletvekilinin öldürülmesi dahil toplam 28 faili meçhul olayın aydınlatıldığını açıkladı.
Yakalanan kişilerin sorgulamasında milletvekili Sincar'ın örgütün üst düzey sorumlularından olan ve yurtdışında oldukları sanılan Orhan İlçin ve Veysi Kovan tarafından öldürüldüğü belirlendi.'
(1 Nisan 1999, Hürriyet Gazetesi)
* * *
Kafanız karıştı, öyle değil mi?
Mehmet Sincar'ı kim öldürdü...
Yeşil ve emrindeki PKK itirafçıları çetesi mi, Hizbullah mı?
Yoksa ortak bir operasyon mu söz konusuydu?
* * *
Dünkü Akşam Gazetesi'nin manşetinde Hizbullah'ın hücre evinde Yeşil'le ilgili belgelerin bulunduğu haberi vardı.
Zaten bir süredir Yeşil'in Hizbullah'ın korumasında olduğu haberleri istihbarat çevrelerinde dolaşıyor, gazete haberlerinin satır aralarına sıkışıyordu... Eğer bu duyumlar doğruysa... Ve Yeşil de, tıpkı Malki tetikçisi Mehmet Sümbül gibi Hizbullah'la irtibatlıysa... O zaman haritayı önümüze koyup düşünme zamanıdır...
Uzun süre hukukun uğramadığı Güneydoğu'da iki güç vardı...
Devlet ve PKK... Devletle ilişkisi zorunlu olarak askıya alınan Yeşil kime sığınacaktı, PKK'ya mı? Mümkün değildi...
Mecburi istikamet adresi Hizbullah oldu...
Hizbullah'ın çökertilmesi bu açıdan çok önemli... Çünkü sadece PKK'lı kılıç artıkları değil, devletin de kişisel teröre alışkın insan kaynakları açısından yeni iş kapısı Hizbullah olarak kaldı.
* * *
Son sözümüz ise hálá idam tartışmasından hayır bekleyen çapsız siyasilere... Ceset ticaretini bırakıp Güneydoğu sorununu nasıl çözeceklerini anlatsınlar. Görmüyor musunuz, mafyadan çetelere, PKK'dan Hizbullah'a kadar tüm belaların ana kucağı o bölge, o malum sorun...
Gerisi boş laf.
Paylaş