ANKARAİRAN Büyükelçisi Gholam Rıza Bagheri ile tanışıklığımız 20 yılı aşıyor.
Dün öğrendim, Milliyet’in Ankara Temsilcisi Fikret Bila ve Abdüllatif Şener ile okul arkadaşıymış.
Dolayısıyla çilov kebaplı öğle yemeğinde sohbet gayri resmi konularda odaklandı.
Büyükelçi Bagheri, önceki gece Alman TV’sinde izlediği bir programı aktardı:
Almanya’da istihbarat örgütleri tarafından yetiştirilen bir gencin PEJAK’a (PKK’nın İran kolu) katılımı ve İran’a karşı kullanılmak üzere seferber edildiğini gösteren bir haber programdı... Şaşırdım kaldım, hiçbir detayı gizlememişler, hepsi açık ortada.
Bagheri’ye göre ABD ve AB’nin, PKK’ya desteği çifte standart ürünü:
Bakın Afganistan’da Taliban döneminde uyuşturucu üretimi 180 tondu. Bugün 8 bin 500 tona çıktı. PKK sadece terör örgütü olmakla kalmıyor. Finansmanını uyuşturucudan sağlıyor. ABD hem terörist, hem uyuşturucuya bulaşmış bu örgütle neden savaşmıyor?
Bagheri ile daldan dala atlayarak konuşurken söz Bingöl’de yakalanan silahlara geliyor:
Silahlar İran’a ait değil, zaten açıkladık. Ama Hudson Enstitüsü’ndeki hayali senaryoyu okuyunca yakalanan trenin metne girdiğini gördük, sürpriz oldu. Malum senaryoda patlama İstanbul’da olacak deniliyordu, Ankara’da yaşandı. Acaba senaryoyu değiştirmek zorunda mı kaldılar?
İran Büyükelçisi ile sohbete Alman TV’si ile başladık, çok izlenen bir dizi ile noktaladık:
Biliyorsunuz Polat Alemdar, nükleer bilgileri için İranlı Askeri’yi kaçırdı. Hayrettir, ne zaman bu iş unutulmaya başlasa mutlaka hatırlatıyorlar. Bu arada gerçek Askeri ne oldu, bilen yok. Başka ülkeye sığındı ve bilgi verdiyse mutlaka İran’a karşı kullanılırdı. Sustu veya yok edildiyse o da anlaşılırdı. Demek ki anlatacağı fazla bilgi yoktu, onu hep birlikte meşhur ettik.
Türk şemsiyesi aranıyor
GEÇEN haftaki yoğun gündem nedeniyle gözünüzden kaçmış olabilir: Önce Irak Başbakanı, ardından Dışişleri Bakanı, aralarında MİT’in de bulunduğu 8 ülkenin istihbarat servisini meşru hükümete karşı komplo kurmakla suçladı. Ankara dahil hiçbir başkent, bu sözleri ya ciddiye almadı veya yanıtlamadı.
Maliki ve Zebari’nin yakındığı istihbarat zirvesi 6+2 olarak anılıyor. Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE ve Kuveyt’e, yani altı ülkeye, ABD ile İngiltere ekleniyor.
Bu zirve düzenli aralıklarla olmasa da, genellikle üç ayda bir toplanıyor. Katılımcıların tamamının Sünni olması, konu Irak’a gelince tedirginlik yaratıyor. Servislerin Irak seçimleri öncesinde mali ve siyasi nüfuzlarını Sünnilerin seçime katılımı sağlama yönünde kullandıkları söyleniyor. Ama şimdi seçilmiş Şii hükümeti devirmek için gayret harcarlar mı, açıkçası makul gözükmüyor.
Bölgeyi iyi bilen bir diplomat, şu yorumu yapıyor:
Türkiye’nin Iraklı Şiileri ve İran’ı hedef alacağını düşünmem için sebep yok. Bu amacı güdenler Türkiye’yi işe katmak, Türk şemsiyesi altına girmek isteyebilirler, o ayrı bir mesele.