Enis Berberoğlu: Seçimin dayanılmaz hafifliği

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Liderlerin cumhurbaşkanı tarifi TV ekranlarında göbekli ahçıların sunduğu yemek reçetelerine benziyor.

Meselenin özünü kaçırdınız mı gırtlağınızdan geçeni, midenizi rahatsız edene kadar anlamak mümkün değil.

Cumhurbaşkanı tarifi tartışmasını da Ankara Tavası tarifi gibi izliyoruz: ‘‘Meclis içinden, yok hayır dışından seçelim.’’ ‘‘Dış tecrübesi olsun.’’ ‘‘Tamam olsun da, muhakkak ekonomik vizyonu bulunsun.’’ ‘‘Mutlaka askerlerin sevdiği biri ama kesinlikle sivil olsun.’’

Pek mümkün değil ama, haydi diyelim ki, her ölçüye uygun birini bulduk, inanın yine olmayacak...

Çünkü bu anayasaya göre seçilecek cumhurbaşkanının bizzat varlığı parlamenter sistemin inkárı anlamına geliyor...

* * *

Gelin meseleyi somut örnekle tartışalım.

Cumhurbaşkanı'nın siyasi açıdan en kritik görevi Milli Güvenlik Kurulu'na başkanlık etmek... Diyelim ki liderler anlaştı, Çankaya'dan kendilerine gölge etmeyecek, sadece protokol görevi ile yetinecek bir ismi cumhurbaşkanı seçtiler... Kurul'daki denge anında bozulacak...

Gelelim ikinci şıkka... MGK ve benzer endişelerle merhum Turgut Özal veya Süleyman Demirel gibi kuvvetli bir cumhurbaşkanı seçmeyi yeğlediler... O zaman da bakalım parlamenter sistemle uyum sağlanacak mı?

* * *

Kenan Evren'den sonra bu makama yükselen her iki politikacı da partileri tarafından seçildi. Ama görev süreleri bitmeden partileri ile kavgalı hale geldi... Sadece rastlantı olduğunu sanmıyoruz...

Partisinin gücüyle Çankaya'ya tırmanan her iki politikacı da, memleketi 864 rakımlı tepeden idare etme hevesine kapıldılar...

Ama ellerinde icra gücü olmadığı için partilerini yönlendirmeye kalktılar, boşalttıkları koltuğun yeni sahipleri ile kapıştılar.

Talihin cilvesine bakın ki, Turgut Özal'ın gündeme getirdiği ‘‘halkın seçtiği cumhurbaşkanı’’ sistemine başbakanken şiddetle muhalif Süleyman Demirel de Çankaya'da aynı çizgiye geldi, başkanlık istedi.

Parlamenter sistemde pişmiş muharip gazi politikacılar bile Çankaya'ya oturunca başkanlık sistemi istiyor, parlamento ve cumhurbaşkanı arasında yetki tartışması başlıyorsa asıl seçimin nerede yapılacağı bellidir... Türkiye önce parlamento ve cumhurbaşkanlığı arasında bir seçim yapmalıdır... Cumhurbaşkanının kim olacağı ancak bundan sonra anlam kazanır ve inanın ki çok kolaylaşır...

Aslında izi belli

EMİN Çölaşan ismini bile anmak istemediğim bir gazeteden mahkeme marifetiyle kazanılan tazminatların ödenmemesi nedeniyle DYP lideri Tansu Çiller'e sitem etti, önceki gün de köşesinde aldığı yanıtı yayımladı. Çiller özetle, gazeteyi çıkaranlarla bir bağının bulunmadığını ileri sürdü... Bu yanıtın samimiliği ayrı tartışma konusudur ama söz konusu gazetenin finansörünün DYP ile yolunun ayrıldığı bellidir. Bu kişiye bir iktidar partisinin konrolündeki kamu bankasından yüklü miktarda ‘‘kurtarma kredisi’’ açıldığı yaygın söylentidir... Hatta bu kredi karşılığında işadamının bazı milletvekili dostlarının transfer hazırlığı içinde oldukları gelen duyumlar arasındadır.

Yazarın Tüm Yazıları