Paylaş
TÜRK medyası, Suriye'yi 30 yıldır demir yumrukla yöneten Hafız Esad'ın ölümünü uzun unvan listesini ‘‘diktatör’’ diye kısaltarak manşete taşıdı...
Güneydoğu'daki savaşa 30 bin kurban veren Türkiye'de, Abdullah Öcalan'ın ev sahibine sempati beslenmemesi normal, hatta Esad'ın ölümüne sevinenleri bile anlamak mümkün...
Buna karşılık diplomatik yorumcuların makalelerine Suriye'de olası bir iktidar savaşının yerel ve küresel sonuçlarına ilişkin tahminler hákimdi...
Gelin biz de aynı yoldan ilerleyelim.
***
Akla gelen ilk soru bellidir... Esad'ın varisleri Abdullah Öcalan'ın Suriye'yi terke zorlanmasından sonra yumuşama sürecine giren iki ülke ilişkilerinde nasıl bir politika izleyecek?
Sam'ın mevcut politikasında sertlik yönünde bir değişiklik bizim açımızdan sürpriz sayılacaktır.
Çünkü Suriye, askeri açıdan güçsüz, yıllardır baskı rejimiyle yönetilen bir kabile devletidir. Merhum Esad bu acı gerçeğin bilincindeydi. O yüzden 1998 sohbaharında Ankara'nın Öcalan restini göremedi. Oğlu Beşar'e dikensiz gül bahçesi bırakmaya uğraşan Esad, sadece Türkiye ile yakınlaşmaya çalışmakla kalmadı, İsrail'le barış sürecini hızlandırmaya gayret etti... Ama ömrü yetmedi...
Esad'ın varislerinin yeniden Türkiye'ye meydan okumalarını beklemek gerçekçi değildir. Unutmayın ki Türkiye Esad'ın Öcalan'ı vermesi sayesinde savaşı kazanmadı... Savaşı kazandığı için Öcalan'ı alabildi...
***
Suriye'de Esad'ın ölümüyle birlikte başlayan iktidar mücadelesinden kimin galip çıkacağı ikinci sorudur... Babasının ölümüyle birlikte erken davranan Beşar Esad'ın, parti desteği de arkasındayken elindeki iktidarı kaptırması düşük ihtimaldir...
34 yaşındaki göz doktoru Beşar Esad'ın siyasi ve askeri acemiliği ortadadır... Ancak Beşar Esad'ı Ortadoğu'da yaşlı kurtların masasına oturan kırmızı başlıklı kız saymak da yanlıştır...
Ürdün'de Küçük Kral'ın 46 yıllık iktidarının ardından yerine 38 yaşındaki Abdullah geldi... Fas Kralı Hasan'ın tahtına geçen yaz 36 yaşındaki Muhammed oturdu... Kıyamet kopmadı.
Üstelik Suriye halkının taktığı isimle Doktor Beşir'in en büyük rakibi sürgündeki amcası Rıfat Esad'ın ordu saflarındaki müttefikleri merhum Esad tarafından ayıklandı... (Geçen şubat ayında Rıfat taraftarlarının Lazkiye'de zırhlı birlikler tarafından kıstırılarak imhası hatırlardadır.)
Ayrıca Suudi hanedanına yakınlığı ile tanınan Rıfat'ın Batılı medya tarafından ‘‘liberal’’ olarak sınıflandığı da akılda tutulmalıdır.
***
Esad'ın ardından Ortadoğu Barış sürecinin şansına yönelik tahminde bulunmak ise bizce meselenin en zor yanıdır. ‘‘Ortadoğu'da Mısır'sız savaş, Suriye'siz barış olmaz’’ tespitinin ışığında yeni Suriye yönetiminin Esad'ın kaşarlanmış diplomatik becerisine ulaşması imkánsız değilse bile çok zaman alacaktır... Ancak öte yandan, Esad hayatta iken bile nihai anlaşmanın dokuz yıldır imzalanamadığını unutmamak lazımdır. Üstelik Türkiye'nin Soğuk Savaş sonrası dönemde Ortadoğu barış sürecinden ne ölçüde etkilendiği de ayrı bir meseledir.
***
Dünkü Radikal Gazetesi'nde Batılı bir diplomatın Reuters'a yaptığı Esad yorumu gözümüze çarptı:
'Dünyayı üçüncü derecede bir askeri güç olan Suriye'nin önemine ikna etmiş ve ülkesine süper güç muamelesi yapılmasını sağlamıştı.''
Bu yoruma katılmamak mümkün değil...
Suriye halkı Hafız Esad'ın şahsında sadece önemli bir liderini değil, büyük bir illüzyon ustasını yitirdi... Esad'ın ölümüyle birlikte Şam'ın makyajı silinecek... Altından çıkanlar korkuya değer bulunmayacaktır.
Paylaş