ANKARA CHP lideri Deniz Baykal’a, CNN Türk’te programından önce kahvesini yudumlarken önerdim:
- Artık türban sorununu da çözseniz...
Deniz Bey önce ciddiye alacak oldu, "Sipariş mi veriyorsun?" diye ağzımın payını verecekti... Ama nedense çevredekiler hep birlikte kahkahayı basınca Baykal da işi şakaya vurdu, "Bizi bitireceksin" diyerek noktayı koydu.
Baykal o yönde atılacak bir adımın partisine "bitirecek" ölçüde ağır fatura keseceğine inanıyor...
Demek ki, muştular olsun, laikliğin son kalesi dimdik ayaktadır.
"Peki çarşafa takılan rozete ne demeli?" diye meraktaysanız...
O mesele, kitle partisi refleksinden ibarettir. Ayağına gelen fırsatı tepmemektir.
CHP’nin sermayesi iktidara yetmiyor, kredi kullanıyor anlamına gelir.
Bu yöntem çalışır mı? 30 yıl önce denendi, uygulandı, tuttu.
"Hatırla Sevgili" isimli dizide, CHP’nin 3 Haziran 1977 tarihli Taksim mitinginin bant kayıtlarına tesadüfen rastladım. Ve inanın seçimde CHP’ye atılan yüzde 41.8 oyun sebebini ancak 30 yıl sonra anladım.
Meydan Türkiye’nin devasa, 100 bin kişilik örneklemi gibiydi.
Hicaplı kadınlar, başörtülüler, kasketliler, öğrenciler, memurlar, fabrika işçileri hepsi oradaydı.
CHP amblemindeki halkla buluştuğu gün, seçim zaferini garantiledi.
O gün meydanı dolduran kalabalığı, kılık kıyafetine, etnik kimliğine, hatta daha önce oy attığı partiye göre bile ayırmadan kucaklayan CHP, bugün üniversite kapısında bekleyen türbanlı genç kızlara neden sırt çeviriyor ki?
CHP’nin üniversitede türban sorununu çözmesi halinde... Eğitim hakkından yoksun kalan binlerce genç kız ve ailesini kat kat aşan seçmen teveccühü yakalayacağına inancım tam.
Nereden mi çıkarıyorum?.. Çarşafa ilişik CHP rozetinin yandaş medyada yarattığı panik havasından.
Çünkü hep yazdım, muhafazakár iktidarlar asla türban sorununu, çarşaf meselesini çözmek istemez.
Çözermiş gibi yapıp, istismar edip, oy toplar. O yüzden çözüm ihtimali aslında en çok sahte dindarları korkutur.
Neyse, siz yine beni ciddiye almayın!
Kırmızı çizgi yok
İRAN’ın yeni büyükelçisi, diplomattan çok işadamını andırıyor. İstanbul Başkonsolosu iken iki ülke arasındaki 350 milyon dolarlık ticaret hacmini milyar dolara çıkarma çabalarıyla övünüyor.
Bugün de Türkiye-İran ticaret hedefini 20 milyar dolar düzeyinde koyuyor.
Büyükelçi Bahman Hüseyinpur’un Türk kamuoyuna ilk mesajları da ekonomik içerikli:
Turkcell ve TAV: Ulaştırma Bakanlığı’na yazdım, bu şirketleri yeniden ihalelere davet etmeliyiz. Türk şirketleri, düşüncesi, eğilimi ne olursa olsun, İran’da çalışmalı. Türk şirketleri için hiçbir kırmızı çizgimiz yok. (Tercümesi, İsrail’le iş yapmaları Türk şirketleri için İran’da yasak nedeni sayılmayacak.)
Yeni boru hattı: İran, Türkiye’ye sattığı doğalgazı taşıyan boru hattını, şehirlere giden gazı sağlayan hattan ayırdı. Türkiye’ye dönük yeni hattın inşaatı tamamlandı. Bu sayede Türkiye’ye doğrudan basılan gazda kesinti, arıza ihtimali azaldı.