Paylaş
Sanki yüzyılın, hatta binyılın son dakika gollerini yaşıyor gibiyiz. Bakü-Ceyhan hattı sayesinde Orta Asya ile yüzyıllık buluşma... Helsinki zirvesinde Avrupa ile bütünleşme... O yüzden arada bir yere sıkışan para devrimi kararları kesinlikle rastlantı zannedilmemeli.
Çünkü Türkiye artık yalnız değil.
Yalnızlığın sorunları örten sorumsuz karanlığını delmek üzereyiz.
* * *
Kimse kendisini kandırmasın. Merkez Bankası'nın 2000-2002 yıllarını kapsayan faiz ve kur politikası senaryosu IMF'nin dayatmasıdır.
Zaten önceki akşam Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel tarafından kamuoyuna açıklanan yeni program, eğer yanılmıyorsak IMF'ye sunulan niyet mektubunun parçasıdır. Eğer meseleyi niyet-güven ekseninde ele alırsak, ortaya ilginç bir tablo çıkıyor:
1) IMF belli ki Türk politikacılarına güvenmediği için ellerini kollarını bağlayan bir programı şart koşuyor.
2) Türk bürokrasisi, özellikle Merkez Bankası, yerel ve uluslararası siyasi konjonktürden bağımsız olarak itibarını programın arkasına koyuyor.
Bu iki tespite katılıyorsanız devam edelim:
IMF'nin Türk politikacısına karşı kuşkulu tavrı sürpriz sayılmaz.
Ama kabul edin ki Merkez Bankası'nın kaderi bu ülke için hayati önem taşıyor. Merkez Bankası'nın itibarı yitirilirse bir daha kolay kazanılmaz.
* * *
Bu uyarıları fazla abartılı bulduysanız, gelin Merkez Bankası programının teknik detaylarını günlük dile çevirelim:
1) Merkez Bankası, TL'yi ancak döviz karşılığı olarak piyasaya verecek.
2) Hazine'yi finanse etmeyecek, mali sisteme kredi açmayacak.
Bazı iktisadi yorumcular, bu iki ilkeye bakarak, yeni sistemi ‘‘Örtülü Para Kurulu’’ veya ‘‘Yumuşatılmış Para Kurulu’’ olarak niteledi.
Nedir bu Para Kurulu?
Bülent Gültekin ile Kamil Yılmaz'ın ortak çalışması ‘‘Para Kurulu’’ başlıklı yayında şu bilgiler var:
Para Kurulları, 19'uncu yüzyıl İngiliz sömürgelerinin Merkez Bankalarıydı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında bağımsızlığa kavuşan sömürgelerde işbaşına gelen yönetimler bu sistemi terk etti. Ancak bu ülkelerin Merkez Bankası sistemine geçişi enflasyonu azdırdı.
Bazı iktisatçılar, enflasyonla mücadelede başarısız kalmış ülkeler ile eski Sovyet cumhuriyetleri için Para Kurulu'nu öneriyor. Bu sayede fiyat istikrarına en kestirme yoldan ulaşmayı amaçlıyor.
Para Kurulu'nun en sade tanımı, akçeli işlerde siyasi otoriteyi devre dışı bırakmasıdır. Sistemde Merkez Bankası olmadığı için ne kredi vardır, ne de açık piyasa işlemi... Para Kurulu'na dövizini getiren, sabit kurla yerli para birimi karşılığını alır... Ya da tersi, yani Türk Lirası'nı teslim edene dövizini satar.
* * *
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası işte böyle bir eşikte duruyor. Siyasetçinin hali ise daha vahim... Çünkü artık bol keseden vaatlerini ödeyecek Merkez Bankası yok...
O yüzden bu para programı belki de (ve inşallah) siyasi anlayış devrimine de yol açar. Zaten aksi halde Merkez Bankası'nın işi zordur. Bu sürecin sonunda Para Kurulu halini alır.
Dileriz yeni yüzyıla, yeni siyaset ve bugünkünden bile daha muteber bir Merkez Bankası ile gireriz. Türkiye'ye yakışanı budur.
Paylaş