Enis Berberoğlu: Papa operasyonunda başrol oyuncusu kim?

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

YOK, hayır lütfen hemen Mehmet Ali Ağca'nın ismini vermeyin... Hatta olağan şüpheli kadrosundan Susurluk Çetesi bile doğru yanıt sayılmaz.

Çünkü Papa'yı vurmak, silahı temin etmek, otel ayarlamak... Tamamı ayak işidir. Başrol oyuncuları bu kadar ayrıntıda saklanamaz...

Papa'nın vurulması kararını kim verdi? Suikastı dünya politikasında kim nasıl kullandı? Başrol oyuncularını açığa çıkaracak sorular bu eksende yöneltilmelidir.

* * *

Mehmet Ali Ağca'nın İtalya'daki zorunlu ikametini tamamlayıp Türkiye'ye teslim edildiğini duyunca işte bunları düşündük...

Ve arşivimizdeki bir belgeyi sizlerle paylaşmak istedik...

Sovyetler'in çöküşü ve Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından Doğu Alman gizli servisi Stasi'nin arşivi gün ışığına çıktı. Gizli belgeler arasında yer alan ‘‘Papa Operasyonu’’ başlıklı dosya, bir terör eyleminin istihbarat servislerinin propaganda savaşına nasıl malzeme edildiğine kanıttı. (Berliner Zeitung, 7 Haziran 1996)

Stasi dosyasına göre, Papa suikastının ardından Batılı kamuoyu önünde itham edilen Bulgar yönetimi müttefiklerinden yardım istedi. ‘‘Papa Operasyonu’’ işte bu talep üzerine başladı... İlk aşamada Ağca'nın Bulgar bağlantısının inkárı kadar, Türkiye'deki sağ terör örgütleriyle irtibatının altı çizildi. Bu amaçla, Federal Alman politikacı Franz Joseph Strauss'un MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'e yazdığı bir mektup basına sızdırıldı... Gerçek olup olmadığı tartışmalı bu mektupta Strauss Papa'ya yönelik suikasttan önceden haberdar gözüküyordu...

Ne var ki Bulgarlar'ın mektubun yollandığı bir-iki alıcıyı telefonla arayarak ‘‘Ulaştı mı?’’ diye sorması hem kaynağı belli etti, hem de operasyonun itibarını zedeledi.

* * *

Yine ‘‘Papa Operasyonu’’ dosyasında yer alan başka bir belge, Bulgar Gizli Servisi'nin 19 Mart 1984 tarihli Avrupa Parlamentosu toplantısı öncesinde Doğu Alman meslektaşlarından yardım istediğini gösteriyor. Bulgarlar, ‘‘Avrupa'da terör’’ başlıklı bu toplantıda Sofya'yı savunacak görüşleri dile getirecek vekil aradılar...

Ama Bulgarlar'ın asıl korkusu Balkan-Air Temsilcisi Sergey Antonov'un üstündeki baskıydı. O yüzden Doğu Alman gizli servisinden ‘‘Bağımsız, demokrat hukuk adamlarına Bulgaristan'a dönük komployu anlatmaları’’ talebinde bulunuldu.

* * *

İstihbarat oyununun Batılı aktörleri de farklı teknikler kullanmadı. Örneğin Papa suikastı yargıcı Rosario Priore, Fransız gizli servisini soruşturmanın önünü tıkamakla suçladı...

ABD'li gazeteci Claire Sterling'in ‘‘Bulgar bağlantısı’’ tezi Ağca'nın benzer yöndeki itiraflarından çok daha önce manşetlere yansıdı.

Ağca'nın mahkemeye çıkmadan hapiste İtalyan Gizli Servisi ile pazarlık yaptığı iddiası da açıklık kazanmadı.

* * *

Mehmet Ali Ağca'nın 19 yıl sonra Türkiye'ye iadesi bu istihbarat savaşının parçası değilse bile sonucudur...

Çünkü Türkiye'nin Batılı müttefikleri Sovyetler'in çöküşünden sonra kendi özel örgütlerini tasfiye etti, rahatladı... Bu ülkeler açısından artık Ağca gibi isimler eldeki koz değil yüktür...

Batılı müttefiklerimiz demokrasi yokuşunda sırtlarındaki kamburlardan teker teker kurtulurken Türkiye vatan-millet edebiyatı gazıyla Soğuk Savaş'ın kılıç artıklarıyla ‘‘gurur duyuyor’’, bazı memurların sakladığı bilgi nedeniyle polisle-yargıyla dalga geçiliyor.

Mehmet Ali Ağca geldi, hoş geldi... Ama gelmesi bir işe yarar mı derseniz. Bizdeki bu kafayla biraz zor.

Yazarın Tüm Yazıları