Paylaş
Türkiye 1980'li yılların başında yeni ticari ve diplomatik ufuklar için Ortadoğu'ya açılırken bu sancılı bölgeyi yakından tanıyanlar uyardı:
- Mesele Türkiye'nin Ortadoğu'ya girmesi değil, asıl Ortadoğu'nun Türkiye'ye girmesinden korkun.
Sanırım uyarılarında bir ölçüye kadar haklıydılar.
Ortadoğu'daki cadı kazanına fikri ve siyasi hazırlıktan yoksun dalan Türkiye, bölgenin dehşet dengesini içselleştirdi.
Etrafınıza bir bakın; işgal topraklarındaki Hizbullah'ın yerli karikatürü, Vasat Örgütü, Tufancılar... Türkiye son aylarda İslami etiket ardına saklanan terörü tartışıyor.
Ve bu örgütlere hafta başında bir yenisi eklendi: Hizb-üt Tahrir veya Türkçe adıyla İslami Kurtuluş Partisi.
İsmi az işitilen bu örgütü açık kaynaklardan biraz araştırdık, sonuçlarını sizlerle paylaşmak istedik.
* * *
Hizb-üt Tahrir 1953 yılında Kudüs İsti'náf Mahkemesi Kadısı Takıyyüddin en-Nebhani önderliğinde faaliyete geçti.
Bağımsız kaynaklara göre Müslüman Kardeşler'den koptu.
Hizb-üt Tahrir, internetteki sitesinde kendisini bakın nasıl tanıtıyor:
‘‘İdeolojisi İslam olan siyasi bir partidir. Hizb-üt Tahrir; ne ruhaniyetçi, ne ilmi, ne akademik ne de hayır işleriyle uğraşan bir kitle olmayıp siyasi bir kitledir.’’
Yine aynı sitede örgütün nihai amacı da yer alıyor:
‘‘Çalışmasının gayesi, Allah'ın indirdiğiyle yeniden hükmetmek üzere İslam Hilafet Devleti'ni tekrar vücuda getirmektir.’’
* * *
Hizb-üt Tahrir'in etnik yapısında Araplar'ın ağır bastığı bellidir...
Her ne kadar, ‘‘Hizb-üt Tahrir'e üyelik’’ başlığı altında, ‘‘Hizb (parti) Müslüman erkek ve kadınları, siyah ya da beyaz olmalarına veya Arap olup olmamalarına bakmaksızın üyeliğe kabul eder’’ denilse de, ‘‘çalışma sahası’’ tarif edilirken coğrafi öncelik konuluyor:
‘‘İslam daveti için dünyanın her yeri uygundur. Ne var ki, halkı İslam dininden olduğu için davete İslam beldelerinde başlamak gereklidir. Arapça'nın, Kur'an ve Hadis'in dili, İslam kültürünün temel unsurlarından biri, İslami cevherden bir parça olmasından dolayı da bu davetin öncelikle Arapça'nın konuşulduğu, İslam beldelerinin bir parçası olan Arap beldelerinde başlaması daha evládır. Nitekim Hizb'in, ortaya çıkıp gelişmesinin başlangıcı ve davayı yüklenmesi bazı Arap beldelerinde olmuştur.’’
* * *
Irak, Suriye, Libya, Ürdün, Mısır ve Tunus'tan, Erzurum, Sıvas ve Kayseri'ye kadar uzanan bu örgütün Ortadoğu'daki hassas dengelerin eseri olduğu ortada...
Tıpkı İran destekli Hizbullah gibi ithal malı olan bu örgütün çalışma yöntemleri ve -en azından şimdilik- şiddete karşı çıkış gerekçesini izninizle yarına bıraktık.
Paylaş