Enis Berberoğlu: Öbür siyaset

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer'in siyaset bilmediğini sananlar dün herhalde şaşırdılar. Ahmet Necdet Sezer, üç kamu bankasının önce özerk hale getirilip ardından özelleştirilmesini öngören yasayı, Anayasa'ya aykırı gözüken maddelerini fazla önemsemeden onayladı. Kararının gerekçesini ‘‘Türkiye'nin ekonomik çıkarları’’ ile irtibatlı kıldı.

Sezer'in sözünü ettiği ekonomik çıkarlar, herkesin bildiği sır.

Dünya Bankası'nın gelecek ay açmayı planladığı 750 milyon dolarlık kredinin ön şartı bu yasaydı.

Ekonomik tansiyonun bu kadar yüksek olduğu bir ortamda dış kaynak girişini engelleyecek bir karar, dün piyasaları olumsuz yönde etkilerdi.

Haydi Sezer, muhtemelen tüm bu riskleri hesaba katarak hukukçu kimliğinden taviz verdi diye varsayalım... Ya hükümete ne demeli?

Eğer bankasız siyasette bu kadar ısrarlıysa...

Neden geri döneceğini bile bile kararnameyle düzenlemede direndi.

Neden Anayasa'ya aykırılığı tartışmaya açık bir yasa çıkardı?

Galiba sebebi öbür siyaset geleneğinde yatıyor...

* * *

Halk ve bu satırların yazarı, Ahmet Necdet Sezer'i bir dizi özelliğinin yanı sıra şeffaf mantık süreci nedeniyle benimsiyor.

Sezer'in ağzı bir yerde, eli başka işte değil. Hangi durumda ne tepki vereceği aşağı yukarı kestirilebilen kişiliği var. Süpriz tepkisinin gerekçesini de -tıpkı son kararnamede olduğu gibi- hemen açıklıyor.

Ya öbür siyasetin duayeni Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel...

Bakın son temizlik operasyonunu nasıl yorumluyor:

‘‘Ben herkese bir daha sesleniyorum. Tabii ülkede güvenlik olacaktır, yalnız dikkat edin, güvenlik sağlıyoruz diye alacakaranlıkta adamı yaka paça bir yerlere götürmek olmaz. Bilerek mi söylüyorsunuz, bilmeyerek mi? Bilerek, bilmeyerek meselesi değil... Yapıyorsanız yapmayın, yapmıyorsanız mesele yok. Yani bir şey mi var filan gibi yarın birçok kimsenin benim peşime düşeceğini biliyorum. Hem şikáyet edecekler, hem de 'bunu yapmayın' denildiği zaman sanki ben icat etmişim gibi benim peşime düşecekler. Ama ben bunlara alışığım.’’

Ne demek istediğini anlayan var mı?

Yoksa tercüme edelim...

Aslında konuşmasının bir yerinde Churcill'in, ‘‘Alacakaranlıkta kapınızı birisi çalmışsa, bunun sütçüden başkası olmadığı aklınıza geliyorsa o ülke demokratiktir’’ sözünü kullanarak ipucunu vermiş...

Yarım asra dayanan siyasi yaşamında sıkça başına geldiği gibi yine bir yakını yüzünden kapısının çalınmasından şikáyetçi...

Demek ki Arapça ‘‘Men dakka dukka’’ diye ifade bulan, ‘‘Kapıya vuranın kapısını çalarlar’’ deyimini duysa bile anlamamış.

1991'de iktidara gelir gelmez Yolsuzluk Bakanlığı kuran, Koskotas Dosyaları hazırlayan kimdi, hatırlayan çıkar mı?

Ama zaten öbür siyasetin ilk kuralı, şahsi meseleyi ülke veya devlet krizi haline getirmektir. (Tıpkı 5+5 formülünde olduğu gibi.)

* * *

İşte size iki siyaset ve politikacı farkı. Biri ülke çıkarını, yaşamını vakfettiği hukuk ilkelerinden üstün tutuyor... Diğeri, şahsi çıkarına ters düşen hukuku sorguluyor. Hangisini tercih edersiniz?

KARŞI GÖRÜŞ-KATKI

‘‘Yıllar önce yazdığınız ‘Adaletin Saç Rengi' yazınızla beni ve birçok meslektaşımı büyülemiştiniz. Bugünlerde, diğer meslektaşlarınızla aynı fikirde olduğunuz ‘af yasası' konusundaki tavrınızla beni şaşırtıyorsunuz. Siz, dünyada ve ülkemizde adaletin çok renklerini değerlendirebilecek yapıda ve hukukun müspet bilim olmadığını, yasaların, her zaman çağa ve gerçeğe uygun düzenlenmediğini veya sübjektif uygulanabileceğini tarihin örneklerle gösterdiğini bilecek kültür birikimine sahipsiniz. Bu bakımdan, herkesin fikrine dahil olurken, hukuk bilimi üzerine biraz daha düşünmenizi ve yasanın gerekliliğini içtenlikle görmenizi beklerim.’’

(Av. Sema Yerlikaya)

Yazarın Tüm Yazıları