Paylaş
ALMAN Lisesi'ndeki hazin olaya ilişkin yazıya okuldan resmi bir yanıt gelmedi. Öte yandan çok sayıda veli aradı, dert döktü...
Hatta telefon veya elektronik posta yoluyla meseleye ışık tutacak ek bilgimiz olup olmadığını sorgulayanlar çıktı. Bir de orta son öğrencisi bir kardeşimizden protesto mesajı aldık...
Bu meslekte kalemin kılıçtan derin yara açtığını bilecek kadar eskidik. Dolayısıyla yazının asırlık bir okulun öğretmen-öğrenci ve mezun kitlesini üzeceğini, belki de haksızlık ettiğimizi düşüneceklerini önceden kestirdik, cevap hakkına hazırdık.
Ne var ki beklediğimiz yanıt gecikince söz 8-B sınıfı öğrencisi bir kardeşimize düştü... Temsil özelliğinin derecesini takdirinize bırakarak yayınlıyoruz.
* * *
‘‘Sayın Enis Berberoğlu,
20/09/2000 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde çıkan yazınız beni ve sınıfı ciddi bir derecede protestoya yöneltmiştir. Bu e-postayı önce kendim, sonra sınıf arkadaşlarım için atmaktayım.
Bu yazınızda şu anda 8-B sınıfında okuduğum Alman Lisesi'ni bir kızın intiharı yüzünden ciddi bir şekilde eleştirmiş ve bu eleştiriyi birtakım yersiz kaynaklara dayandırmışsınızdır.
Okuldaki satanist grupların varlığından haberim olmamakla birlikte eğer böyle bir olay varsa sizin onları inançları yüzünden hiçbir şekilde kötülemeye veya öğretmenlerin üzerinde bir otorite kurduklarını iddia etmeye, bunu özellikle Türkiye'nin saygın gazetelerinden birinde yapmaya hiçbir şekilde hakkınız yoktur.
Eğer koyduğunuz başlığın (taraflı ve çaresiz) işlediğiniz suçu herhangi bir şekilde hafifleteceğine inanıyorsanız kendinizi aldatmaktasınız.
Sizin gibi kişiler böyle olayları alıp çarpıtarak haber yayınlamakta ve okulumuzun imajını kötülemektedir. Bu yazıyı yazarken sizden en azından biraz sağduyu beklerdim. Bu kızın gerçekten problemlerinin olması aklınıza hiç gelmedi mi? Sizin yaptığınız, koca bir okulu sadece bir kız ile yargılamaktır. Bu günümüzde gazete yazarları arasında çok büyük bir sorundur. Yargılarınızı özellikle taraflı olduğunu bildiğiniz ve bunu da kabul ettiğiniz halde böyle bir yazıda çıkarmanız affedilemeyecek bir davranıştır.
Sizi şiddetle kınıyor ve böyle bir olayın tekrar yaşanmaması için bir dahaki sefere düşüncelerinizi kendinize saklamanızı rica ediyorum.
Saygılarımla,
David Kornfilt
Alman Lisesi 8-B şubesi öğrencisi’’
* * *
Genç öğrencinin/okurun okuluna bu ölçüde sahip çıkmasına hiçbir itirazımız yok, saygıyla karşılarız.
Hele ‘‘Fikirlerimizi kendimize saklamamıs’’ isteğini paylaşanların sayısını bilse herhalde kendisi de şaşar.
Ne var ki asıl ilgimizi çeken, hazin hadisenin kurbanını tarif için seçtiği ifade oldu. 17'sinde okul binasının altıncı katından atlayarak intihar eden Ceylan'ın metinde iki kez ‘‘bir kız’’ ve ‘‘sadece bir kız’’ diye anılması belki sizleri de rahatsız etmiştir.
Genç okurumuzun duyduğu tepkinin şiddetiyle dilinin sürçtüğünü düşünmek mümkündür. Ama Ceylan'ın ismini anmaktan ısrarla kaçınması, acaba öğrenci kardeşimize aşılanan ve ‘‘Orman uğruna ağacın ihmali hatta inkárı’’ felsefesine dayanan eğitimden kaynaklanıyor olmasın?
Her neyse, herhalde David Kornfilt'in bize yolladığı metni hocalarına gösterdiğini sanmıyoruz. Göstermiş olsaydı herhalde hocaları bu çirkin ifadeyi düzeltirdi, öyle değil mi?
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Üstadım, söylediklerinin bence bir değerinin olması için bağımsız olman lazım. Ancak, maaş bordronun altındaki imzaya bakarsan, bağımsız olmadığını sen de göreceksin. 28 Şubat sözde laik görünümüyle devam etse, süreçten patronlarının istediği bir yönetim çıksa, vicdanın yine ‘rahatsız' olur muydu bilmiyorum? Lütfen geç bunları geç! Madem sende bu kadar sızlama yeteneği olan bir vicdan var, toplumun vicdanını tir tir titreten diğer konularda niye hiç sızlamıyor? Oralarda patronlarının bir çıkarı olmadığı için mi?’’
(Turan Özbay)
‘‘Bir ideolojiye mensup olmak güzel, fakat insanların sadece ideolojilerine sadakat olsun diye bazı yanlışları görmezden gelmelerine anlam veremiyorum. Ülkemiz insanlarının, özellikle gençlerin artık bilinçlenmiş olduğunu düşünüyorum.’’
Paylaş