Paylaş
Medyanın Türkiye gibi skandal cenneti bir ülkede malzeme sıkıntısı çekmeyeceği yolundaki genel kanaate katılmamak mümkün değil...
Değil de... Konu bolluğu nedeniyle bazen filin bacağını, hortumunu, kulağını yakalamış körlere benziyoruz. Parçadan bütüne ulaşmak istediğimizde, fili tarif edemiyoruz.
Çünkü elimizdeki uzuv ya sütunu ya da yelkeni andırıyor, yanıltıyor.
O yüzden gelin bugünlük olsun filin bütün parçalarını masaya yatıralım... Tablonun geneline bakmaya çalışıp, en azından Türkiye'deki iki yeni eğilimi kayda geçirelim.
* * *
Güneydoğu'da askeri hezimete uğrayan PKK'nın yerini alacak örgüt konusunda hep iki adayın adı geçti: Hizbullah ve Asala.
Özellikle vaktiyle devletin desteğine mazhar olan Hizbullah'ın PKK'nın insan kaynağına sahip çıkacağı, cami-aşirete dayalı örgütlenme modeliyle taraftar kazanacağı beklentisi hákimdi.
Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde kullandığı PKK kartını kaybeden İran'ın, Hizbullah'a topyekûn destek vermesine kesin gözüyle bakıldı.
Oysa Abdullah Öcalan'ın yakalanması ve PKK'nın askeri faaliyetine ara vermesinin üstünden daha bir yıl geçmeden hesaplar şaştı.
İslami terörün başatı sıfatıyla farklı bir örgüt ön plana çıktı: İBDA-C.
Türban eylemleri, 28 Şubat protestoları...
Ahmet Taner Kışlalı suikastı, Metris Cezaevi isyanı.
Dün de internet sayfasında İBDA-C'yi izleyen, yakalayan İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele kadroları isim isim teşhir edildi.
Kısacası az zamanda nur topu gibi örgüte kavuştuk.
Hepimize hayırlı olsun.
* * *
Alaattin Çakıcı'nın kardeşinin yaralanması olayında fail neden gazete manşetleriyle açıklandı...
Annesinin intikamı peşinde koşan 16 yaşında bir delikanlının öyküsü ve resmi kamuoyunun hafızasına silinmemek üzere kazındı...
Bu girişim Uğur Çakıcı'nın yakınlarının ilk denemesi değildi. O yüzden hiç kimse kurulan mantık zincirini yadırgamadı.
Yine de biraz geriye dönerek Alaattin Çakıcı'nın etrafında dönen bazı olaylar arasında irtibat aramak akıllıca olmaz mı?
En azından polis öyle düşünüyor:
‘‘Bu arada yaralama olayını başka bir açıdan daha soruşturan polis önce Bayrampaşa Cezaevi'nde Alaattin Çakıcı'nın yeğeni Kenan Ali Gürsel'in öldürülmesi, ardından Çakıcı ile arasının iyi olduğu bilinen Nihat Akgün'ün cinayete kurban gitmesinin Türkiye'ye iadesi söz konusu olan Alaattin Çakıcı'nın ‘gücünü kırma' amacını taşıyan organize bir hareket olabileceğini de düşünüyor.’’ (Anadolu Ajansı, 7 Aralık 1999).
Alaattin Çakıcı’nın mazisinde kimlerle işbirliği yaptığını... İşler sarpa sarınca Çakıcı'ya kimlerin ‘‘Çabuk kaç’’ talimatı verdiğini... Özetle Türkiye'ye dönüp ağzını açarsa kimlerin koltuklarının sallanacağını düşünürsek... Basit öyküler yeterli olmuyor.
* * *
Türkiye'de son bir yılda sanki yakın tarih yeniden yazılıyor.
Abdullah Öcalan'ın yakalanması yeni siyasi dengelere yol açtı... Zor koalisyonlara alışan siyasetin ekonomik iddiası güçlendi.
Anlaşılan 2000'li yıllar için káğıtlar yeniden dağıtılacak ve kimin elinde ne koz kaldığı önümüzdeki günlerde belli olacak.
Paylaş