Paylaş
AYIPTIR söylemesi, günlerdir Beyaz Enerji'de nefesin tıkandığı yere yaklaştığımızı yazıyoruz. Sonunda beklenen oldu, nefesler tükendi, soruşturmanın tarafları ellerindeki kartları açık oynamaya karar verdi.
Her geçen gün daha da politize hale gelen soruşturmada medyaya sızan fezleke ve takip eden savcılık açıklaması ne anlama geliyor?
* * *
Olsa olsa metoduyla akıl yürütürsek...
Beyaz Enerji'de ortaya çıkan yolsuzluk dosyalarının sadece buzdağının görünür kısmı olduğuna... Soruşturmanın siyasi düzleme sıçraması halinde çok daha geniş ölçekli vurgun/meşhur hırsızların yakalanacağına iman eden güçlü bir lobinin varlığı artık herkesçe bilinen sır.
Dolayısıyla soruşturmayı yürüten jandarmanın omzuna binen yükün her geçen gün arttığını düşünmek yanlış olmaz. Ama gözaltı kararlarının DGM Savcılığı tarafından verildiğini düşünürsek... Sanki birileri, ‘‘günah bizden gitti’’ diyerek hakkında hiçbir yasal işlem yapılmayan siyasi isim ve bağlantıları medyaya açıkladı, rahatladı.
Ne var ki tribünlere dönük bu rest, savcılığın tavrını pek değiştirmedi. Soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Talat Şalk, Hürriyet'ten Oya Armutçu'ya fezlekede geçen yıldız isimlerle ilgili hiçbir işleme niyetli olmadığını açıklayarak kendisini bir anlamda bağladı. Herhalde o da rahatladı.
Böylece Beyaz Enerji'nin siyasete sıçraması ihtimali neredeyse tamamen ortadan kalktı. Malum siyasiler de rahatladı.
Vatana millete hayırlı olsun.
* * *
Fezlekenin sansasyon yaratma işlevi bir yana bırakılıp sanık ifadeleri dikkatle okunursa, üç önemli iddiaya rastlanıyor:
1) Yamula Barajı için eski bakanlardan Birsel Sönmez, eski TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer Selvi'ye 190 bin dolar, aynı kurumun eski Genel Müdür Yardımcısı Ünal Peker'e 15 bin dolar ödediğini, bu parayı da Demir Enerji şirketinde (Cıngıllıoğlu Holding) aldığını iddia etti. Diğer sanıkların da sözü edilen miktarda parayı aldıkları yönündeki ifadeleri fezlekeye geçti.
2) Karadeniz Enerji sahibi Doğan Karadeniz, Muzaffer Selvi'ye 50 bin dolar, Ünal Peker'e 10 bin dolar verdiğini ileri sürdü. İki bürokratın bu ödemeleri de doğrulayan ifadeleri fezlekede yer aldı.
3) Muzaffer Selvi'nin, Çayırhan Santralı ihalesini kazanan Park Enerji şirketinden Erhan Aygün'den 100 bin dolar aldığı, Ünal Peker'in de aynı kişiden 30 bin dolar kabul ettiği yönündeki ifadeleri yine fezlekeye yansıdı. Aygün'ün ifadesine henüz başvurulmadı.
* * *
Soruşturmayı yürütenlerin gazeteciliğe... Gazetecilerin soruşturma amirliğine soyunduğu cennet ülkede (Türkiye) tıknefeslik ulusal karakterimizdir. O yüzden boşuna heyecanlanmadık.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘1) Emri ve sorumluluğu altındaki bürokratların yağmasına engel olamayan bir bakan başarısız değil midir ve istifa etmesi gerekmez mi?
2) Bürokratlarla ilgili soruşturma sonucu, ‘kasıt' görülmediği, ‘bir muhakeme hatası' sonucu devlet zarara uğratıldığı için, ‘zararın tazmini davası açılması' tavsiye edildiği belirtiliyor. Peki, devleti milyonlarca dolar zarara uğratan bir bürokrat, suçlu olmasa bile, ‘beceriksiz' değil midir? Devletin daha başka milyonlarını da kaybetmesi beklenebilecek bir bürokrat değil midir? 9-10 ay boyunca, bu bürokratların görevden alınmasını tavsiye etmeyen Teftiş Kurulu ve en başından beri bunu yapmayan Bakan Ersümer hatalı değil midir ve istifa etmeleri gerekmez mi?
3) Bakan Ersümer'in, zarara yol açan bürokrata, zararın tazmini için kendi aleyhinde dava açması yolunda talimat göndermesi mantıklı bir uygulama mıdır? İçişleri Bakanı Tantan ve Zekeriya Temizel, Egebank'ın sahibi Murat Demirel'e bir yazı gönderip kendi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmasını isteselerdi, Ersümer gibi davranmış olmazlar mıydı? O zaman Egebank rezaleti şimdi hangi aşamada olurdu acaba?’’ (Ahmet Sevindik)
Paylaş