ANKARA BENCE Davos krizi için en anlamlı çağrıyı Ertuğrul Özkök yaptı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, Gazze üzerindeki haklı itibarını/gücünü Hamas’ı terörden vazgeçirmek için kullanmaya davet etti.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na akıl vermek haddim veya niyetim değil. Ancak Erdoğan meselenin sadece belagat kısmına yüklenir ve Hamas’ı yola getirmek için üzerine düşeni yapmaktan kaçınırsa... İşte o zaman kıyamet kopar, çünkü;
1) Filistin (Arap)-İsrail savaşı, tıpkı Azeri-Ermeni, İran-Irak, hatta Türk-Yunan örneklerinde görüldüğü gibi toprak konulu etnik anlaşmazlık ve sıcak çatışmadır, meseleyi din üzerine inşa etmek yanıltıcıdır.
2) Oysa Hamas, Hizbullah gibi Ortadoğu örgütleri, çatışmayı İslami çerçeveye oturtmayı yeğliyor. İsrail’e karşı verilen savaşı kutsamak için "cihat" ilan ediyor. Savaşa karşı çıkanı káfir sayıyor.
3) İsrail’in son Gazze katliamının ardından Türkiye’nin tutumu bu açıdan önemliydi. Saldırgan taraf olduğu için sadece İsrail’e karşı sert tutum izlemesi, Hamas’ı kolluyor izlenimi yaratırsa...
Türkiye’nin politikası, dünya kamuoyunda Musevi-İslam savaşı başladı diye algılanır mı?
Üstelik unutmayın ki Türk Başbakanı, Katolik İspanyol mevkidaşı ile birlikte... BM destekli Medeniyetler İttifakı’nın iki eşbaşkanından birisidir. Bu girişimin temel hedefi, ideolojilerin çöktüğü bu asırda dünya ahalisinin din farkı yüzünden birbirine kıyacağı tahminini/teorisini boşa çıkarmaktır.
O yüzden tekrar etmek zorundayım... Başbakan’ın Davos fırçası Türk ve Arap toplumunun gazını almış, AKP’nin elini yaklaşan seçimlerde güçlendirmiş olabilir. Ama bu restten sonra Türkiye’nin sorumluluğu da inanılmaz ölçüde arttı.
Artık öfke krizlerine, fevri çıkışlara yer kalmadı.
MİT takipte değil
1980 öncesinde örgütlü mücadeleye katılan her tıfıl talebenin paranoyası ortaktı: MİT takibi...
Ancak 12 Eylül’den sonra anlaşıldı ki paranoyak olmamız, haksız olduğumuz anlamına gelmiyor.
Çünkü Milli İstihbarat Teşkilatı (veya İbrahim Şahin miladından sonra yakışan adıyla Sosyal İlişkiler Teşkilatı (SİT)) darbeye hazırlanan askerler yerine sokaklarda birbirini kıran bizleri izlemeyi yeğlermiş meğer.
Neyse artık bu takip bitiyor anlaşılan...
Çünkü yeni teşkilatlanma şeması ve anlayışı ile MİT sokaklardan çekiliyor. Artık PKK’lı üç kişilik bir timi takip etmeyecek, bu işi polise bırakacak. Günlük iş yerine tehdit sayılan örgütlerin genel stratejisini izleyecek, muhtemel değişimi önceden görecek, teşhisle kalmayıp tedavi için politika önerecek.
Karşı casusluk takibi ve yurtdışı istihbarat toplamaya devam edecek.
Ne diyelim, Yunan ve Rus üniversite talebeleri korksun artık!