Paylaş
İslami kesimdeki ‘‘holding’’ tartışması yeniden alevlendi.
Milli Gazete'de önceki gün yayımlanan köşe yazısında ‘‘holding’’ etiketi altında kurulan yeni saadet zincirinin yakında kopacağı uyarısı yapıldı. Akit Gazetesi de bu uyarı yazısını dün, ‘‘Holdingler Müslümanları Soyuyor’’ başlığıyla iktibas etti, aynen sütunlarına aktardı...
* * *
İslami çizgideki matbuatın kendi cemaatini, holding kisvesiyle türeyen bankerlere karşı uyarması yeni bir gelişme değil... Örneğin Aksiyon Dergisi, aynı tehlikeyi 1999 Şubat ayında kapak konusu olarak işledi. Aksiyon'un yeşil sermayenin önde gelen isimlerine dayanarak yaptığı uyarıyı biz de bu köşede iki gün üst üste (16-17 Şubat 1999) vurguladık...
Ne var ki tehlike hiçbir zaman bu kadar yakın olmamıştı.
Çünkü ister holding, ister başka adla olsun... Yurtdışında (özellikle Almanya'da) faize karşı olan muhafazakár kesimden para toplayan kişi ve şirketlerin hesabı, Merkez Bankası'nın geçen hafta açıkladığı faiz ve kur programıyla tamamen bozuldu...
Yeşil bankerler aslında faiz ve kur arasındaki geniş makastan para kazanıyordu... Diyelim ki Almanya'dan 100 mark para toplayıp, Türkiye'de bozdurarak Hazine bonosuna yatıran yeşil banker, vade bitiminde anapara ve faizi yeniden marka çevirdiğinde, cebinde 20-25 mark kalıyordu...
Yeşil banker işte bu kazancın 15-20 markını tasarrufçuya ‘‘kár ortaklığı’’ adı altında ödüyor, kalan 5-10 markı kár hanesine yazıyordu. (Çoğu kez kár payı veya faiz, anaparaya eklenip vade uzatıldığı için yeşil bankerin işi daha da kolaydı.)
* * *
Merkez Bankası'nın açıkladığı programa göre, gelecek yılki kur artışı yüzde 20'yi aşmayacak... Hedef enflasyon da aynı düzeyde olduğuna göre, faizlerin de bu rakamın çok üstünde kalması beklenemez.
Zaten dikkat ettiyseniz programın hemen ardından bankaların mevduat faizlerinde 30-40 puanlık düşüş başgösterdi...
Peki o zaman, gurbetçilerin para ticaretine aracılık eden, adları holding kendileri banker olan şirketler, tasarruf sahibine her 100 mark için vaat ettikleri 20 markı nasıl kazanacaklar?
Sorunun yanıtı belli: Mümkün değil kazanamazlar.
* * *
Meselenin ekonomik analizi böyle... Şimdi sözü, bu konuda daha evvel de birkaç kez uyarıda bulunan Milli Gazete Yazarı Resul Torun'a bırakıyoruz:
Resul Torun'un ‘‘Bu Bir İkazdır’’ başlıklı yazısından alıntılar:
‘‘Almanya'ya son gidişimde holdingciliğin artık meslek haline geldiğini ve pek çoğunun da holding gibi değil banker gibi çalıştığını bir kez daha gördüm. (...) Titancılar'dan tek farkları, hedef kitle olarak Avrupa'daki gurbetçileri seçmiş olmaları. Bunlar genellikle dindar cemaatler üzerinde çalışıyor, para topluyor, garantili yıllık döviz üzerinden kár payı dağıtıyorlar. Dağıttıkları oranda iş yapsalar dahi kár etmeleri mümkün değil. Kaldı ki birçoğunun sadece adı holding, kendisi banker.’’
‘‘Son iki sene içinde adını sanını duymadığımız o kadar çok holding türemiş ki ‘Bana ne, kendi düşen ağlamaz' diyemiyorum. (...) Yeşil sermaye diye birileri kalkıp bu bankerlerin hesabını da bizden soracak. İnsanlarımızın yarın bankerzedeler gibi ağlayıp sızlayacağını da görmeyecek kadar kör değilim.’’
‘‘Holding adı altında iş yapmadan para toplayıp kár dağıttıklarını iddia edenlerin, çok geçmeden patır patır dökülecekleri ortada. Bizden hatırlatması.’’ (Milli Gazete, 15 Aralık 1999).
* * *
Çizgisini hiç benimsemediğimiz aşikár olan Milli Gazete’nin bu konuda gösterdiği hassasiyeti naçizane takdir ettiğimizi kayda geçirmek isteriz. Çünkü yukarıda basit aritmetiğini izaha çalıştığımız gerçeklerin Milli Gazete veya Akit Gazetesi tarafından yazılması, yeşil bankerlerin hedef kitlesine çok daha inandırıcı geliyor.
Paylaş