ANKARA MALEZYA garip bir ülke... 10 saati aşkın uçuş mesafesinde, yurdum insanı haritada parmağıyla zor gösterir. Ama her daim bir fırsatını bulup Türkiye’nin gündemine oturmayı bilir.
Mesela hatırlayan çıkabilir: Refahyol iktidarının çatırdaması, Necmettin Erbakan Hoca’nın güvenoyundan iki gün sonra (10 Ağustos 1996) çıktığı İran-Pakistan ve Malezya turuna rastlar.
Hoca’nın coşarak, "Keşke Türkiye, Malezya kadar olsa" demesi büyük tepki topladı. Erbakan, meselenin sadece sanayileşme düzeyi kıyaslaması olduğunu kimseye anlatamadı.
Aradan çok iktidar geçti. AKP’nin 22 Temmuz zaferinden sadece haftalar sonra Malezya bu kez mahalle baskısı ve ılımlı İslam adresi olarak kamuoyuna sunuldu. Gazeteler, TV’ler Kuala Lumpur’a araştırma ekipleri yolladı. Diziler, haberler günlerce manşetten inmedi, ekrandan silinmedi.
Muhafazakár Türk akademisyenler, Malezya’nın Uluslararası İslam Enstitüsü’nde her zaman hoş karşılandı. AKP kadrolarında yer alan Ahmet Davutoğlu (iyi örnek!) ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan (yorumsuz) gibi isimlerin Malezya mazileri hep referans alındı.
Yani Malezya artık her ne sebeptense yabancımız değil.
Ama hiçbir Malezya haberi, muhalefet partisi liderinin fiili livata suçlamasıyla Türk Büyükelçiliği’ne sığınması kadar ilgi çekmedi herhalde.
Belki de o yüzden dün gazeteci-siyasetçi-bürokrat karması kalabalık bir grupta sohbet Malezya’ya değince, mesele yine belden aşağı çekildi. Birileri Malezya anılarını aktarınca hepten şaşırdık... Çünkü ikliminden, suyundan veya huyundan olsa gerek Malezya yerkürede en fazla hünsa (er dişi, hermafrodit) barındıran ülkeler arasındaymış... Hatta anlatanın yalancısıyım, sakallı bıyıklı ve fakat kabarık göğüslü garsonlar, şarkıcılar epey yaygınmış.
Allah’tan kimse Malezya’yı cinsel zenginlik yönünden örnek almıyor, göstermiyor. Aksi halde maazallah uyum göstermemiz epey zor olacaktı.
Kapatma takvimi
Bugün savcı, öbür gün AKP konuşacak. Devamı hızlı gelir ve ağustostan önce karar çıkar mı? Biraz zor gözüküyor. Çünkü Yüksek Mahkeme, kısa kararıyla birlikte gerekçesini de hazırlayıp açıklayacak. Gerekçe yazımı kadar süreyi hesaba katmak lazım.
Babasının değil velinimetin oğlu
BAKTIM, dün hükümete yakın hemen her gazetede Esra Özyürek (CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek’in kızı) haberi var. Belli ki Esra Hanım’ın -babasına inat- Kemalizm eleştirisini çok sevmişler. Sadece Ahmet Hakan kitabın ortasından sormuş:
- Neden muhafazakár aile ortamından böyle bireyler çıkmıyor.
Sevgili Ahmet Hakan, sadece birey olma farkı mı, pek sanmıyorum. Galiba daha kurumsal izah gerekiyor. AKP’li güzide yavrularımız maşallah hiç yokluk çekmiyor.
Daha sakal bıyık terlemeden şirketlere, gemilere kavuşuyor.
Buna karşılık CHP’nin aykırı çocukları dizilere çıkıyor (Selen Sevigen), her özelleştirmeyi, yabancı yatırımı mahkemeye taşıyan partiye inat dev turizm projelerinde çalışıyor (Burak Öymen). AKP’linin babası velinimeti, diğerininki neredeyse kariyer engeli. Birisinde biat, diğerinde kuşak çatışması normal değil mi?