Enis Berberoğlu: Meclis'in namusu liderin gururu

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

KÖŞEYİ on günlüğüne kapatırken dönüşte sizlerle farklı gündem zemininde buluşuruz umudundaydık. Heyhat, Türkiye'de siyaset tekerrürden ibaret...

Ama herhalde meşhur lafı bilirsiniz: Tarih tekerrür ederse ilkinde trajedi sayılan tekrarında komediye dönüşür...

Kararname krizini işleyen TV haber bültenlerinin reytingde en sulu dizileri bile sollaması muhtemelen bu yüzden.

* * *

Siyasi farsın esas oğlanları sanki 40 yıllık eşleri tarafından aldatılan koca gibiler. Utanmasalar,‘‘Seçtiğimiz (tayinle karıştırıyorlar) cumhurbaşkanı bize bunu nasıl yapar’’ diye höykürüp göğüslerine birkaç jilet atacaklar... Yalakalar hazır kıtası da akıllarınca mahallenin namusunu kurtaracak:

- Cumhurbaşkanı hemen istifa etsin...

- Kararname imza yetkisini kaldıralım...

- Galiba hem Hizbullahçı, hem de PKK'lı...

- Sakın CHP'li olmasın...

- İstihbaratıma göre kendisini Anayasa Mahkemesi Başkanı sanıyormuş...

* * *

Ne hazindir ki artık siyasetçiye hakaret için yaratıcı hiciv yeteneği bile gerekmiyor... Kendi laflarını alt alta eklemek yetiyor.

Çünkü yakın tarihimizde siyasi rotasını bu kadar şaşırmış ekip enderdir... Liderlerinin gururunu korumak için neredeyse Çankaya'ya yürüyecek siyaset leşkerleri Cumhurbaşkanı'nın aslında Meclis'in ırzını kurtardığının farkında mı?

Tarihin belki de ilk demokrasi belgesi kralın vergi salma hakkına sınır getiren Magna Carta metnidir... Fransız İhtilali'nden, Boston Çay Partisi'ne kadar küçük-büyük çok olayda parlamentonun saygınlığı vergi erkine kıskançlıkla sahip çıkmasıyla ölçülür...

Oysa bizim mahallede vergi düzenlemesini Meclis'ten kaçıran hükümete değil, yanlışı düzelten Cumhurbaşkanı'na kızılıyor, hayrettir, ayıptır...

* * *

Teoriden hoşlanmayanlar açısından işin pratiğine dönersek...

Başta Maliye Bakanlığı olmak üzere farklı ekonomik birimlere sordum, bakın neler öğrendim:

1) Kanun hükmünde kararnameyle vergi düzenlemesini savunan, sahip çıkan tek bir bürokrat yok. Yakın tarihteki tek istisnası 17 Ağustos depreminden sonra çıkan birkaç kararnamede sayılı madde...

2) Kararname vergi düzenlemesiyle ilgili bölümü çıkartılıp yeniden Köşk'e gönderilseydi sorun kalmayacaktı. Ama hükümet karizmayı çizdirmemek, ‘‘Cumhurbaşkanı yine haklı çıktı’’ dedirtmemek için uzun yolu seçti...

3) IMF ve Dünya Bankası kredilerindeki rötarın suçunu Cumhurbaşkanı'na yıkmak insafsızlıktır. Telekom satışını Ahmet Necdet Sezer mi geciktirdi... Üç kamu bankasına ilişkin kararı bu kadar oyalayan Çankaya mı, yoksa hükümet ortakları mı... Vakıfbank'tan ayrılamayan kim?

Hem, hazretler bir zahmet IMF'nin üçüncü dilim kredisinin neden aralık ayına kaldığının gerekçelerini açıklasınlar..

Zaten kendileri anlatmazsa nasıl olsa IMF yakında dünya-áleme duyuracak.

* * *

Madem ki bu kısır gündeme sıkışıp kaldık...

Bari yeniden karşı görüş ve katkılarınıza başvuralım.

Bize kulak asan yok, belki sizden korkarlar.

Yazarın Tüm Yazıları