Paylaş
Adını çekinmeden koyalım... Yarım asra yakın ömrü demokratik-laik cumhuriyette geçmiş, üstelik bir de kız çocuk babası olan bu satırların yazarının İran türü bir rejimde zaten hiç şansı yoktur...
Peki ama ya muhafazakár, mütedeyyin Türk halkının...
İşte bu sorunun yanıtını düşünürken, Hizbullah'ın asıl kurbanlarının dindar vatandaşlar olduğunu unutmayın, Başbakan Bülent Ecevit'in yorumunu hatırdan çıkarmayın:
‘‘Dinin nasıl istismar edileceğini Hizbullah cinayetlerinde görüyoruz. Bunların ortaya çıkarılması din açısından da hayırlı olmuştur. Bu olayla aynı zamanda inançlara saygılı laikliğin değeri daha iyi anlaşılıyor olsa gerek.’’
* * *
Dini fanatizmin sabıka listesi Türkiye ve İslam'la sınırlı değil elbette. James A. Haught tarafından kaleme alınan ‘‘Kutsal Dehşet’’ (Aykırı Yayınları, İstanbul 1999) isimli kitap Hizbullah'ı mumla aratacak örneklerle dolu... Mesela 1776'da Abbeville, Fransa'da genç bir çocuk dine saygısızlık etmekle suçlandı. Meryem Ana ile dalga geçen şarkılar söyleyip din adamları geçerken şapkasını çıkarmadığı söyleniyordu. Kiliseyi eleştirmenin cezası ölümdü.
Chevalier La Barre adındaki gencin ceza olarak önce dili ve sağ eli kesilecekti, sonra da direğe bağlanıp yakılacaktı. Yazar Voltaire onu kurtarmaya çalıştı ve dava parlamentoya taşındı. Parlamento merhamet gösterdi, çocuğun sakat bırakılıp yakılması yerine doğrudan kafasının kesilmesine izin verdi. Çocuğun cezası 1 Temmuz 1776'da infaz edildi. Cesedi Voltaire'in Felsefe Sözlüğü'nün bir kopyasıyla birlikte yakıldı.
* * *
Meksika'da 1500'lerde, Aztek din adamları binlerce insanı tanrılara kurban etti. Aztekler, güneşin her gün insanların -kurban taşlarında çıkarılan- kalpleriyle beslenmezse, kaybolacağına inanıyorlardı.
Yağmur Tanrısı'nı memnun etmek için ise ağlayan çocuklar kurban edilirdi. Böylece gözyaşlarının yağmur getirmesi beklenirdi.
Tahıl Tanrıçası için yapılan törende bir bakire 24 saat dans ettikten sonra öldürülür ve derisi yüzülürdü. Sonra da derisini bir rahip üzerine geçirir, dans etmeye devam ederdi.
* * *
1980'lerde İran'da Şii din adamları İslam'ı kabul etmeyen Bahailer'in öldürülmesini emretti. İçlerinde kadın ve çocukların da bulunduğu iki yüz kadar Bahai asıldı veya kurşuna dizildi. Kırk bin kadarı ise İran'dan kaçtı.
1983'te Darkley, Kuzey İrlanda'da, bir pazar sabahı Katolik teröristler otomatik silahlarla bir Protestan kilisesini taradı. Üç kişi öldü ve yedi kişi yaralandı. Kuzey İrlanda'da yirmi yıl boyunca devam eden dinsel çekişme, bu tür saldırılarla üç bin kişinin yaşamına mal oldu.
1096'da Birinci Haçlı Seferi'nin başlangıcında binlerce Hıristiyan, Kutsal Topraklar'a ulaşıp Müslümanları öldürmek amacıyla Haçlı ordusuna katıldı. Almanya'da bazı Haçlılar Tanrı tarafından kutsanmış olduğuna inandıkları bir kazı takip ettiler. Kaz onları Musevi mahallelerine götürdü. Bu mahallelerde Musevilerin evleri yakıldı ve hepsi öldürüldü.
* * *
Pascal, ‘‘Dinsel inançlara sığınmadıkça, insan kötülüğü böylesine zevkle ve acımasızca asla yapamaz’’ kanısındaydı... O yüzden yeniden soralım:
Laiklik asıl kime lazım?
Paylaş