Enis Berberoğlu: Kriz edebiyatı Ankara'nın ekmeğidir

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Üstünüze afiyet bugün yine malum günümüzdeyiz.

Yine hepimize malum randevulu krizde gün saymak bitti, artık sıra dananın kuyruğunu koparmaya geldi...

Kimilerine göre Türkiye'nin geleceği bu kuyruğa bağlı...

Hakikaten öyle mi, gelin tartışalım.

* * *

Önce basit bir soru: Türkiye'de son bir yıldır işler rayına giriyor gibi, öyle değil mi... Peki, ‘‘Cumhurbaşkanlığı makamının bu siyasi ve ekonomik istikrar virajının alınmasına katkısı nedir’’ diye sorsak...

Yoksa sormasak mı... Çünkü abesle iştigale gerek yok.

Mazisinde iki iç savaş, iki askeri darbe, yedi yıllık siyasi yasak dönemi bulunan bir politikacıyı memleketin ‘‘istikrar’’ sembolü kabul etmek, ancak anamızla düzenli ilişkisi nedeniyle babamızı takdir alışkanlığı ile açıklanabilir... Ama bugünkü konumuz toplumsal terapi değil siyaset, o yüzden geçelim.

* * *

Haydi diyelim ki, Cumhurbaşkanlığı makamının boş kalma ihtimali telafisi mümkün olmadığı sanılan sonuçları itibariyle ‘‘kriz’’ yaratıyor...

Peki krizden ne anlıyoruz?

Cumhurbaşkanı seçilemedi diye daha mı az pirinç, fasulye, portakal satılacak... Otomobil, beyaz eşya, TV üretimi duracak diyen var mı?

Yoo, maşallah ekonomi son yılların en iyi performansını sergiliyor.

Gelelim siyaset cephesine...

Meclis'te vekillerin keyfi yerinde.

Uzun süredir ilk kez tanıdıkları bir sahada top koşturuyorlar. Siyasette az rastlanan bir pozisyonun, Süleyman Demirel'i dar alanda hareketsiz yakalamanın derin hazzını sonuna kadar çıkarıyorlar. Hatta ‘‘Bu işten bize ne düşer?’’ uyanıklığı ile maaş artışıyla bile uğraşıyorlar.

Böylece döndük dolaştık yine aynı sonuca vardık...

Memlekette kriz yok... Krizde olan tek bir kişi var.

Adını koyalım: Süleyman Demirel.

Üstelik Sayın Demirel'in kişisel sıkıntılarını memleket meselesi haline getirme alışkanlığı ve becerisi malumdur.

* * *

Türk siyaseti iş ayak oyununa geldi mi, sanıldığı ölçüde çözüm üretemez halde değildir... Zaten siyaset yapan kırk kişi. Hepsi birbirini iyi bilir, hele işin sonunda seçim korkusu varsa hemen uzlaşır, mis gibi anlaşır...

Meğer ki siyasilerimiz gafil avlanmasın...

Turgut Özal'ın ani ölümünün yarattığı siyasi boşluk gibi önceden hesapta olmayan istisna halleri dışında en beğenmediğiniz vekil bile cebinde bir düzine kriz senaryosu ile gezer...

Zaten son günlerde yaşanan budur. Kriz edebiyatı Ankara'nın tek ekmeğidir. Kriz senaryoları bu yüzden çenemizi yorar.

* * *

Özetle onların işi bu... Yeter ki sizler bu oyunun parçası haline gelmeyin... O zaman kriz falan çıkmaz emin olun.

Yazarın Tüm Yazıları