Paylaş
BU ülkede yolsuzluk haberlerinin rutini bellidir...
Önce umutlu manşetler, ardından kafa karıştıracak ölçüde yoğun ve ayrıntılı bilgi bombardımanı...Okurun haberleri anlamak için ansiklopedi, hırsızları karıştırmamak için ‘‘Yüz Türk Büyüğü’’ rehberi temin zorun bırakılması... Kamuoyunda, ‘‘Bu işin içinde bu kadar çok büyükbaş varsa nasıl olsa sonuç çıkmaz’’ mantığıyla ilgi kaybı... Haberlerin birinci sayfadan iç sayfalara transferi, tek sütuna düşmesi...
İşin nasılı böyle, nedenine gelince...Bizce kilit sözcük korku...
Yolsuzluk haberi patlar patlamaz o konuyla ilgili-ilgisiz ne kadar namussuz varsa hemen gardını alıyor, meseleyi gündemden düşürmek için elinden geleni ardına koymuyor.
Artık hırsızlar arası dayanışma mı dersiniz... Yoksa ibret vesikası bırakmama çabası mı... Ama çoğu kez başarılı oldukları kesin.
* * *
Dün bu köşede açıkça sorduk:
‘‘Bankekspres tarafından hayali Demirel şirketlerine açılan kredilerdeki yolsuzluk/usulsüzlük 1998 kasım ayında Hazine Bankalar Yeminli Murakıpları ve Maliye Müfettişleri tarafından tespit edildi, paranın tahsili için neden Egebank batmadan harekete geçilmedi?’’
Bu soruyu, ‘‘Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur’’ kolaycılığı sayanlarınız çıkmış olabilir, ama öyle değil... Çünkü, '‘‘aha evvel (ilk) biz yazmıştık’’ muhabbetinden hiç hazetmesek de bu kez belirtmek zorundayız ki, gerekli uyarıyı daha 1998 yılında, meselenin denetim elemanlarının takibe geçmesinden bir ay kadar sonra yaptık...
İzninizle bu köşede 15 Aralık 1998 tarihinde yayınlanan yazıdan kısa bir alıntıyla hafıza tazeleyelim:
‘‘Korkmaz Yiğit batarken Bankekspres isimli bankasını birlikte sürükledi. Bankanın borçlarını devlet üstlendi. Hazine becerebilirse, bankanın alacaklarını tahsil edecek, zararı kurtaracak. Fon, bankanın 300 trilyon liralık kredi listesinde 7 trilyon lirayla ilk sırayı alan gruba yöneldi bile... Ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kardeşi Şevket Demirel ve oğlunun kurduğu şirketlerin kapısını çaldı.Kredi geri ödenmeyince İstanbul 4, 5 ve 6 Numaralı Asliye Ticaret Mahkemeleri'nde açılan üç ayrı davada ihtiyat-ı haciz istendi. Mahkemenin kararı şu açıdan önemli: Eğer Bankekspres'in Demirel şirketlerine açtığı krediler tahsil edilirse sorun yok... Aksi halde bu paralar önce Merkez Bankası'nın kasasından sonra da vatandaşın cebinden çıkacak.’’
* * *
Yolsuzluk konusunda kalem oynatırken çoğu kez suya yazdığımız izlenimine kapılırız... Çünkü genellikle satırlarımız boş kubbede hoş seda misali kalır, sessizlik denizinde yalnız kalırız...
Ama bu kez öyle olmadı... Devletin taa en tepesi lütfetti, konuya eğildi, resmi açıklama gönderme zahmetine katlandı, biz de aynen yayınladık...
Bakın Cumhuramca neler demişti:
‘‘Hürriyet Gazetesi'nin 15 Aralık 1998 tarihli nüshasında ‘Fon Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kardeşi Şevket Demirel ve oğlunun kurduğu şirketlerin kapısını çaldı' şeklinde başlayan yazınız ‘Eğer Bankekspres'in Demirel şirketlerine açtığı krediler tahsil edilirse sorun yok' şeklinde devam etmektedir. Sayın Şevket Demirel'in Sayın Süleyman Demirel'in kardeşi olduğu herkesçe biliniyor. Süleyman Demirel ismi geçmeden de verilecek haber anlaşılabilecektir. Ama burada ‘Demirel Şirketleri', ‘Süleyman Demirel'in kardeşi' gibi ifadelerin kullanılması bugün Cumhurbaşkanlığı görevini yapan Sayın Süleyman Demirel'e bir atıfta bulunulması maksadını taşımaktadır. Şevket Demirel ve oğlu veya Demirel soyadını taşıyan herhangi bir kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Hiçbir imtiyazları olmadığı gibi bu ismi taşıdıklarından dolayı haksızlığa muhatap olmaları da söz konusu olamaz. Hukukun genel prensipleri gereği herkes kendisinden sorumludur. ‘Demirel' soyadı taşıyanların herhangi bir kusuru varsa bundan dolayı da Cumhurbaşkanı muaheze edilemez.’’ (17 Aralık 1998, Hürriyet Gazetesi)
* * *
Namusluların yeterince cesur olması yetmiyor... Namussuzların korkmak için bu kadar sebebi/çıkarı olduğu sürece her yer mayın tarlasıdır...
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
'Merhaba, meşhur 1 milyon dolarlık gazetecinin kim olduğunu öğrenmek için, adının Resmi Gazete'de ilan edilmesini mi beklemeliyim? Cesur, araştırmacı, iyilerin dostu, kötülerin düşmanı, namus abidesi gazetecilerin bazı haberleri araştırmaya, hadi bir cesaret araştırmış bulunsa bile, yazmaya imkan bulamadıkları zaten malumumuz..Ancak bu kadar dile düşmüş, ayyuka çıkmış bir konuya bile açıklık getiremeyip, lafı ağızlarında dolandırmalarının, artık komik olmaya başladığının farkında olduğunuzu umuyorum. Bunca promasyona, kocaman kocaman binalara, gıcır gıcır makinelere, cicili bicili yeni satış kulübelerine rağmen, tirajların bir türlü istediğiniz rakamlara ulaşmamasının bir sebebi de belki bu tür durumlardır. Olayın bu kadarının bile ortaya çıkmasında, medyanın payının büyük olduğunun tabi ki farkındayım, ama bu, devlet sırrı veya benzer bir gizliliği olmamasına rağmen, bildiklerinizin tümünü okura yansıtmamanızdan doğan ayıbı örtmez..' (Özcan ?)
Paylaş